Yemek
bana biraz aşk, biraz irade lazım e- hanım
var mıdır sizde bunların kataloğu?
yazdığım kelimelerin hangisine buhur
hangisi çelikle, polimerle tutulur
ve aşçı bizi hangi sözle doyurur
değil miydi yalnızlık bir kelimeden ibaret
ne dem, ne letafet, gölge gibi kıymetli
insanlara metanet, benliğime hıyanet
ne dersem durulmayan, saran kara atalet
gibilerden sıkıldım, haydi atlanalım
sarığımızı saralım, kılıçları uralım
yoksa nasıl mümkün arabayla mücahit
yoksa nasıl dönelim açık başla geçmişe
ben dönmezsem, sen dönmezsen ve o inanmazsa
kim kalacak? tabii meydanda boş teneke
bizi çağırıp duran dünyanın fethine
sonra asılacak, kurutulup bir müzede
bana bakar, gözlerinden mana akarak
sana bakar, gözlerinden tozlu resimler
ona bakar, gözlerinde hiçliğin pırıltısı
neden bıraktığım mirası haram yere yediniz
yedik çünkü afiyet sözleri yemekte
onu her gün sofraya koyar, orasından burasından
çekiştirip, büzüştürüp, nasıl yemek yaparız
şurasından burasından nasıl libas dikeriz
orasıyla, burasıyla hangi yalanı örteriz
sahtelik üstümüzde, sahtelik midemizde
sahtelik senin sözün, ey sözlerin sahibi
sen olmasan bizler ne bulurduk dikecek
çıplak benliğimize ancak senin sözlerin
ve aç midemize doyuran kelimelerin
o halde belki susmak tek kurtuluş, değil mi
konuşanın her sözü, yenmek için duruyor
yamyamlar bir sözle birkaç avcı vuruyor,
orasından sen buyur, burasından sen ayır
ortasını bana süz, ruhuma laf fileto
o halde yemek hakkım, çünkü hayat pareto