Pendul 25 Şubat #1
1: Hep hayatla ilgili yazıyorsun dostum.
2: Neyle ilgili yazayım? Ne var elimizde?
1: Hayatla ilgili yazman değil de, hep bu konuyla ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacın komik. Bir hayatın yokmuş gibi endişelisin bu konuda.
2: Olabilir. Belki, mümkün. Bir hayatımın olduğundan ve bu hayatın benim olduğundan emin değilim.
1: Hayatın senin olduğunu bilmiyorsan nasıl yaşamaya çalışıyorsun?
2: Komik olan veya gizemli olan bu. Descartes'ın söylediğini tekrar edip, düşünüyorsam, varım diyemiyorum. Düşüncelerimin benim olduğundan bile emin değilim.
1: Peki ama senin değilse kimin? Onları sadece sen duyuyorsun. Senden başka kime ait olabilir bu düşünceler?
2: Sadece benim duyduğumu nereden biliyorsun? Allah da duyuyor mesela?
1: O biraz müphem bence, yani, nasıl olabilir ki, gönlünden geçirdiğini bilmek sadece yüzüne, gözüne yansıyorsa önemli.
2: Buna pek inanmadığın belli, tamam ama düşüncelerimin sahibi olduğumu nasıl bilebilirim?
1: Eğer düşüncelerini başkası da duyuyor olsaydı, diyelim Tanrı, o zaman bunların dünyada da bir etkisi olurdu herhalde.
2: Belki vardır, o ayrı bir konu ama, etkisi olması neden gereksin?
1: Başka şekilde bir anlamı yok ki bunun. Diyelim ki düşüncelerini senden başka üç varlık daha duyuyor ama onlar bu dünyada değiller, onların varlığından asla emin olamayız.
2: Benim şüphelendiğim aslında bu değil, yani başkalarının duyması çok da mühim değil, bana düşüncelerimin başka bir yerden gelmesi.
1: Birileri fısıldıyor gibi mi?
2: Evet. Birileri fısıldıyor gibi. Bir insan doğduğunda kafasının içine ufak bir cihaz yerleştirilmiş olsun. Bu cihaz başka bir yere bağlı olsun ve düşünce dediğimiz fısıltıları da bu cihazdan duyuyor olalım. Bu durumda düşüncelerimizi kendimize ait sayabilir miyiz?
1: Hmmm. İlginç bir alegori ama evet... Buna nasıl cevap verelim? Mesela şöyle: Eğer düşüncelerimiz bize dışarıdan fısıldanıyorsa, neden hep içimizde yaşananlarla ilgili? Neden hep konu biziz veya algıladıklarımız?
2: Bu genelde böyle çünkü diyelim ki bu cihaz sadece bazı düşünceleri fısıldıyor. Bütün düşüncelerimiz kendimizle ilgili değil, sadece algıladıklarımızla veya bunun gibi şeylerle ilgili değil, içimizden geçen tonla resim ve düşünce var, birçoğunun farkına bile varmıyoruz... Fısıltı cihazı bunların sadece bazılarından sorumlu olabilir, değil mi? Bunu nasıl bilebiliriz?
1: Bu dediğin bilinmesi imkansız bir şey ama böyle bir fısıltı cihazının olmadığını biliyoruz.
2: Tamam, bu zaten bir alegori ama düşüncelerin buna benzer şekilde dışarıdan olmadığını bilmek mümkün değil bana göre.
1: Dışarıdan olmadığını bilmek belki mümkün değil ama dışarıdan olduğunu bilmek lazım asıl, yani, neden bir olumsuzu ispat etmeye çalışalım ki?
2: Olumsuzu ispat değil, olumluyu ispat da değil, sadece eğer düşüncelerimizin sahibi tamamen biz değilsek, bunun ne anlama geleceğini düşünüyorum. Tabii ki ne sen böyle bir fısıltı cihazı olmadığını ispat edebilirsin, ne ben olduğunu ispat edebilirim.
1: Ben öyle bir cihaz olmadığını ispat ederim: Açarım, bakarım, beynimde öyle bir cihaz yok. Descartes hipofiz beziyle ilgili ruhla bedenin köprüsü gibi bir şey söylemişti, öyle olmmadığı anlaşıldı, senin fısıltı cihazı o kadar bile fiziksel anlama sahip değil.
2: Hayır, cihazın kendisi değil, asıl soru şu: Düşüncelerinin tek sahibi olduğunu, bunların sana sufle edilmediğini nasıl bilebilirsin?
1: Ben düşünüyorum çünkü, kafamın içinde, fiziksel olarak bir bağı yok, kim düşüncelerimi değiştirebilir mesela? Sen yapabilir misin? O halde bu konuda bana yeni düşünceler fısılda, olamaz mı bu?
2: Ben yaptığımı söylemedim ki. Zaten böyle bir imkan insandan öte bir varlığın elinde olabilir, bir insanın diğerinin düşüncelerini okuması veya değiştirmesi sözkonusu değil bence.
1: Ama o zaman da şöyle bir sorun var: Düşünce dediğimizi tecrübe edenler sadece insanlar. Ben bir kedinin düşüncesini değiştiremem çünkü düşünüp düşünmediğini bile bilmiyorum. Beynimizdeki elektrik sinyallerinin veya nasıl oluşuyorsa düşüncenin kaynağını bilmek, insanın düşünce tecrübesini bilmek anlamına gelmiyor. O nedenle ben bir kedinin beynini incelesem de, onun düşüncelerini öğrenemem ve etkileyemem. İnsan için de eğer böyle bir varlık varsa, böyle bir imkan olduğunu sanmıyorum.
2: Hmm, o zaman şunu söylemem lazım: Sen hep alıştığımız anlamda fiziksel olarak bakıyorsun, 3 boyutlu veya işte, zamanı da katarsak 4 boyutlu bir kainatın içinde yaşayan fiziksel beyinler. Ama belki de düşüncelerimiz bu fiziksel beyinlerin dışındaki bir yerlerden de sinyal alıyordur, olamaz mı?
1: Bunun bilimsel olmadığının, yanlışlanmasının imkansız olduğunun farkındasın?
2: Farkındayım ama beni büyülemeye devam ediyor.
1: O halde büyülenmeye devam et.
[Yeni Yazılar]