menfez 142
İnsanın hayatına arzuları yön verir. Peki arzularına ne veya kim yön verir?
Bunların içten gelen, insanın sadece kendiyle alakalı duygular olduğuna inanmak güzel geliyor. Bir şeyleri arzuluyorsun, çünkü sen bunun için yaratılmışsın Gerçekte ise arzular da diğer tüm insani özellikler gibi öğrenilen şeyler. İnsanlar birbirlerine bakıp neyi arzulamaları gerektiğini öğreniyor, ne istiyorsun, hayattaki amacın ne? Bunları birbirimizden öğreniyoruz.
O sebeple mesela güzellik gibi kavramlar da sadece öznel veya nesnel değil, bunlar aslında sosyal kavramlar. Batı'da şimdilerde şişman siyah kadınların ortaya çıkıp, bedenimizden utanmamak gerektiğini anlatmalarının sebebi bu. Normal şartlarda zaten kimse kimsenin kilosuyla boyuyla çirkinliğiyle alay etmemeli, ancak burada bundan fazlası bekleniyor: Bakın bu insanlar da insan ve her insan kadar beğenilebilir. İnsanlara aşırı kilolu ve çıplak zenci kadın fotoğrafları gösterip bunların arzulanabilir olduğunu öğretiyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki, neyin arzu edilmesi gerektiği öğrenilebilir bir şeydir.
İnsanlara neyi arzu etmeleri gerektiğini öğretebilirseniz, hayatları boyunca boyunlarına takacakları bir zinciriniz olur. En fazla öğrettiğiniz arzulara doğru gidebilirler, zengin olmak veya mevki sahibi olmak veya memur olmak veya işadamı olmak gibi pek çok konuda, irisinden ufağına hemen her arzu bize başkalarından gelir.
Pazarlama dediğimiz de insanları bir şeyleri arzuladıklarına ikna etmek. Bunun en iyi yolunun bir şeyleri pazarlayanın da çok arzulaması olduğunu gördüm. Pazarlamanın ilk formu da böyle ortaya çıkmış olmalı, insanlar birbirleriyle arzularını paylaşırken, yani falan mahalledeki ev, filan marka araba gibi şeyleri paylaşırken de bunların arzulanabilir şeyler olduğunu öğretiyorlar.
Bu tabii devamlı bir boşluk doğuruyor. İnsanlar benzer arzuların peşinde güdüldükleri için ve bu arzuları yerine getirmek de herkesin imkan bulabildiği bir şey olmadığı için, çoğumuzun içinde sahip olamadığımız ama arzulamaya devam ettiğimiz şeyler yaşayıp gidiyor. Arzular bizi topluma bağlayan zincirler haline geliyor.
Bunun bir de doyurulmuş arzu tarafı var. Bir şekilde o ev, o araba, o makam veya her ne ise ona ulaştığımızda, aslında bunun dışarıdan görüldüğü kadar doyurucu olmadığını farkediyoruz. Bir çoğunun zaten boş olmasından ayrı, bu arzuların bize gelişi de pek düşünülerek, ben bunu gerçekten istiyor muyum diye kendinle murakabe ederek olmadığı için, sonunda aslında bu ulaşılan yerin o kadar da cazip olmadığı, bunun için verilmiş emeğin de değmediğini keşfediyoruz. Ancak hem insanların bulunduğu yolu değiştirmeye cesareti olmadığı için, hem kendimizle tutarlı olmak adına, hem zaten başka ne arzulanacağını bilmediğimiz için sıkılsak da yola devam ediyoruz.
İnsan kendi arzularını kendi inşa edebilir mi sorusuna evet diyemiyorum. İlla bir şekilde başkalarından devraldığımız, ailemizin aşıladığı, arkadaşlarımızın reklam ettiği arzuların arasından seçim yapmak zorundayız. İnsanın ben etrafımda hiçkimsenin istemediği şunu istiyorum demesi için, hayli uzun süre kendisine reklam edilmiş arzuların peşinden gidip, bunların nihayetinde kendine uygun olmadığını öğrenmesi gerekiyor. O safhaya ulaşma imkanı insanların ekseriyeti için mevcut değil. Onlar aynı arzuları paylaşıp, bunlar için mücadele ederek ömürlerini tamamlıyorlar.
Arzu oyunundan tamamen çıkmak mümkün müdür? Sanmıyorum. Bir şekilde bunu öğreten gelenekler, işte hayat bir çiledir, bu çilenin sebebi de arzulardır diyenler de bize arzulamamayı arzulatmak derdinde. Bir takım statüler inşa edip aydınlanmayı pazarlamaya uğraşıyorlar. Bir insanın hayatındaki tüm dünyevi arzuları bırakıp, kafasını kazıyıp, turuncu bir çarşafa sarınması için o turuncuya hayli büyük bir arzu duyması lazım. Sonradan bütün duyulan arzulara olan şey bu arzuya da oluyor mudur? Bilemiyorum. Ancak aydınlanma dedikleri şeyin arzu inşasında herhangi bir üründen daha farklı olduğunu sanmıyorum.
Arzu oyunundan tamamen çıkmak mümkün değilse, illa bir şeyleri arzulayacaksak, bunları doğru ve kendimize uygun şeyler olmasına çalışabiliriz. Hayatıma arzular yön veriyorsa ve bunları büyük ölçüde başkalarından öğreniyorsam, en azından öğrendiklerimin benim için doğru, makbul ve ulaşılabilir olduğuna kanaat etmem iyi olur. Sırf başkaları da istiyor diye istemek yerine, kimse bunu istemese de ben ister miydim sorusunu cevaplamaya çalışmak.
[Menfez] #arzu #toplum #öğrenilebilir