levha 65
Bir tepede yalnız bir kaya. Üç çıkıntısı var. Yüzeyi yılların getirdiği yorgunlukla yarık yarık. İzlerin arasında yazılar.
Arkasından dolunay vuruyor. Kayadaki halesinden anlıyoruz orada olduğunu. Görünmeyen ayın görünen halesi bize kayayı gösteriyor. Etrafındaki beyaz nur kayanın canlılığı.
Ruh ve bedenin birleştiği noktaymış bu tepe. Kaskatı kayayı canlandıracak ruh ayın ışığı. Ruh olmasaydı bedeni bilemezdik. Ay vurmasaydı kaya kaybolurdu.
Tepede karıncalar var. Düşüncelerin ruhun üstünde gezindiği gibi karıncalar da kayanın üstündeki ışığın geziniyor. Onu aşındıran çizgilerini veren düşünceler bunlar.
Karıncalar geziyor. Karıncaların izini bedende görüyoruz. Karıncaları ışıkta görüyoruz. Ne karıncalar kayanın, ne kaya karıncaların sahibi. Ayın ışığı olmasa ne karıncayı biliriz, ne kayayı.
[Levha]