Heftî 19#35
Ağustos 27 16:58
Zamanın kimsenin elinde olmadığı zamanları özlüyorum. Kimsenin kimseyi gereksiz yere rahatsız edemediği zamanları. Mecburiyetle terbiye edildiğimiz zamanları. Ruhumuzu kimsenin alt edemediği zamanları. İnsanlara özür borcumuzun olmadığı zamanları.
Ruhun ruhla terbiyesinden bahsedenler de var mı? Ruhumuzu maddeyle terbiye etmeye çalışıyoruz çünkü aslında ruhumuz elimizde değil, elimizdeki madde ve onun da ruha etkisi yok.
Beni ruhunla teselli et.
Ağustos 30 06:59
People with damage to certain regions of the visual cortex experience a condition known as akinetopsia, or motion blindness. They have no problem seeing stationary objects, but can’t perceive motion. Instead, they see the world as a series of static frames. One patient reported difficulty pouring a cup of tea because it looked like a series of photos with the cup empty, then half full, then overflowing. -- The Mind Illuminated
Akinetopsia adı verilen ve insanların gördüklerini hareketli değil, fotoğraf fotoğraf gördüğü bir zihin hastalığı varmış: Hareket körlüğü. Bir fincana çay doldururken boş bir fincan, sonra yarım dolu fincan, sonra da taşmış bir fincan görüyorsunuz mesela.
İnsanların daha büyük kısmında da hayatla ilgili bir hareket körlüğü var. Dünyayı an an farkedip, fotoğraf fotoğraf işleyip, bunların arasındaki bağlantıları, sebep sonuç ilişkilerini görmüyorlar -- veya görmek işlerine gelmiyor.
Eylül 1 02:11
You may ask, “What about personal free will?” “Free will” is essentially the proposition that there is an entity, the Self, that can somehow act independently of causes and conditions. Both modern science and the Buddha’s teachings assert that everything, without exception, is completely subject to causes and conditions. In the Mind-System model, agency lies not with some “Self” that intends, decides, and acts, but at the level of individual sub-minds. They are the agents, and even their behavior is deterministic—not in the absolute Newtonian sense, but in the probabilistic sense of quantum physics. As human beings, we are open, dynamic systems, and thus our futures and our actions are not predetermined, nor can they ever be predicted with perfect accuracy -- The Mind Illuminated
Özgür irade var mıdır? Neyi kastediyorsun bununla? Aklımızın içinde birden fazla akıl var, bende bir meclis var mesela, konuşup dururlar, bir araba mı gördün, biri der ki güzelmiş, diğeri der ki pahalı, öbürü yürümek daha sağlıklı, başkası devam eder buna krolar biner... falan.
İnsanların özgür irade dedikleri kafalarının içindeki bu gürültü. Beynimin içinde konuşup duran sesleri, bunların biri lehine susturunca veya aslında o ses diğerlerini susturunca, oluyor sana özgür irade.
Peki o ses nasıl belirliyor ne söyleyeceğini? Onun özgür iradesi mi mevcut?
Düşüncelerimiz determinist. Hayvanlarda tek olan beyinden bizde iki veya daha fazla var, bunlar aralarında yarışıyor beyinlerden birinin enerjisi, hormonu ve sair motivasyonu daha fazla olduğu için o kazanıyor. Sen özgür iradem diyorsun, ben burada acısız gülüyorum, özgür özgür.
Ağustos 29 04:32
Empire kitabında, Britanya'nın kendi politik fikriyatının, oluşturduğu kolonilere de sıçradığını ve bu nedenle özgür olmalarının engellenemeyeceğini söylüyor. Türklerin de Kürtlerle olan münasebeti böyle: Devlet sahibi olmak o kadar mühim ki, Kürtlerin de biraz da bizim devletimiz olsun, bu kadar iyiyse demeleri kaçınılmaz.
Devleti bu kadar kutsallaştırıp, ona kurban olmayı hayat felsefesi haline getirince, hayatında devleti olmamış bir insanın da bunu merak etmesi normal. Sabahtan akşama kiracısına ev sahibi olmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu anlatan adamın, sonunda kiracısını ev sahibi yapmasına benzeyecek bu durum. Kalın Türkler. Kapkalın Türkler.
Ağustos 30 01:59
Parliament: taxation. Entrepreneurs were more trusting because absolute ruler was limited in taxation. This is what produced the English commercial empire.
İngiliz imparatorluğunun kuruluşu sıralarında, vergileri artırmanın İngilizlerde parlamentonun elinde olduğunu ve bu nedenle kralların kafasına göre vergi artışı yapamadığını, tacirlerin de İngiliz devletine daha çok güven duyduğunu anlatıyor.
İspanyollar ve Portekizlerin daha erken ve daha geniş toprakları aldıkları halde, sonunda üzerinde güneş batmayan imparatorluk gibi bir etki üretemeyişlerinin sebebi meşveret olabilir mi?
Ağustos 30 02:25
Win-win is not a good strategy for deals. it often leads to win lose situation.
The size differences between the parties involving a deal is usually different and it's not possible to identify your situation if it's a win-lose or win-win deal.
Ağustos 31 11:48
Çocukların insana kendiyle ilgili öğrettikleri, başarı üzerine kurulu bu kurgu dünyanın aslında ne kadar kırılgan olduğuyla alakalı. İnsan çocuklardan kendi dünyasının ne kadar gerçek olduğunu test ediyor.
Eylül 1 01:26
Evlilik ve boşanma etrafında tüm yazdıklarım ve yaptıklarım 20 sene sonra çocuklara bu konu hakkında ne diyeceğim sorusunun cevabı. Bu kadar anlaşmaya hevesli olmam da bu yüzdendi. Bunu anlamadığı için korktuğumu sandı ve uzattı da uzattı.
Neden ondan bu kadar nefret ettiğimiz sordu biri: Bana kaybettirdiği zaman için. Başında ne olacaksa, sonunda ondan daha iyisi olmayacak onun için ama beni dinlemediği ve çocukların iyiliğini düşündüğüme inanmadığı için üç yılımı kaybetmiş olacağım.
[Yeni Yazılar]