Ölümü bekliyorsun. Ölüm seni bekliyor. Ölüme hazırlanıyorsun. Öleceğini biliyorsun. Ölüm gibi bir şey seni bekliyor. Orada duruyor. Ne zaman geleceği belli değil. Belki bir, belki iki ay sonra.

Ölüm de bir şeylerin sembolü olabilir. Ölümden sonra yaşam var mı? Bu şimdiki hayata ne kadar benziyor? Ölümün ayrılık formu. Ayrılık da ölüm kadar belirsizlik içerebilir. Ölümden sonra yaşam var mı?

Bir takım formlar, yüksek analojiler, bilgiç konuşmalar. Anne karnında konuşan ikizler. Doğumdan sonra hayat var mı? Hayat formları değişiyor. Doğduktan sonra önceki gibi yaşamıyorsun. Öldükten sonra da ölmeden önceki gibi yaşamayacaksın. Bunu biliyoruz. Belki yaşayacaksın ve bu şimdiki gibi olmayacak.

İnsanlara teşhis koyuyorlar. Bir ay, iki ay sonra öleceksin. En fazla üç ay yaşarsın. Yüzüne söylüyorlar bunu. O zamana kadar teorik bir mesele olan ölüm, geçip karşısına oturuyor. Yüzünü çevirmeye çalışsan da orada. Bekliyor. Zaten oradaydı. Aklına getirmeyecek kadar dalmıştın. Şimdi de dalabilirsin. Kimse öleceğini bildiği halde yaşamaktan vazgeçmiyor. Sen de eğer unutabilirsen son güne kadar ölmeyecekmiş gibi yaşayabilirsin.

Ölüm gibi bir şey bizi bekliyor. Ondan sonraki hayatın belirsizliği. Nereye gideceksin. Cennete mi, cehenneme mi? Yoksa uzun bir arafta, ne yana gideceğini bilemeden ben ne yaşamıştım ve bunların anlamı neydi diye uzun uzun düşünecek misin? Uzun bir ölüm bizi bekliyor.

[Demzen]