Salı sabahı sevdiğim bir yakınımın aniden vefatını öğrendim. Akşam 10 gibi evine arabayla dönerken kalp krizi geçirmiş. Yalnız. Arabadan çıkıp olduğu yere devrilmiş. Ambulans çağırmış ama kurtaramamışlar. Benden bir yıl bir ay küçüktü. Şimdi yolda büyük.

Allah rahmet eylesin.

Hikayesi ondan tam 39 sene + 1 gün önce, aynı şekilde bir gece vakti göçüp giden babamı hatırlattı. Geride kalanlar için ağır imtihan. Annesi, babası, eşi ve çocukları için dinmeyecek, hayatın etrafında şekilleneceği bir acı. Allah sabır ve sekinet indirsin.

Ani ölüm, ölenin kendisi için daha kolay görünebilir. Kanser olup yıllarca sürünmek gibi alternatiflerine nazaran bir-iki saat içinde toparlanıp gitmek. Geride kalanlar içinse korkulan bir ölümden daha zor. Eve gelmesini beklediğin eşinin, babanın yerine bir polis telefon edip ölüm haberini veriyor. Hayat orta yerinden kırılıyor. Ne anlaman gerektiğini bile anlamıyorsun. Ne öğrenmen gerektiğini bile öğrenemiyorsun. Ruhunun o bölgesinde yıllar süren bir uyuşma hali. Babamın bıraktığı boşluğu anlayabilmem için çocuğumun olması gerekti. Merhumun ölümünden onu suçladığımı farketmem bile yıllarımı aldı. Bir babanın oğlunu nasıl sevdiğini ancak kendi oğlum olunca anlayabildim. Bu arada geçen yıllar boyunca bastırmaktan başka çaren yok çünkü. Yokluğu hissetmek yerine inkar ediyorsun. Bu da bir adaptasyon yöntemi.

3 Temmuz akşamı kaybettiğim yakınım Allah'ın iyi kullarından biriydi. Tanıyan herkesin iyiliğine şahitlik edeceğine eminim. Böyle anılmak bu dünyada kolay değil. Allah bu zorluğu geçmiş merhumun onu özleyen yakınlarına da zorlu imtihanlarında yardım etsin.

[Demzen]