Öfkelisin. Kadınlara karşı, evliliğe karşı, dünyaya karşı. Yalnızlık seni öfkeli yapıyor. Kendine teselli ararken buldukların seni daha da öfkeli yapıyor.

Geçen Haziran ayında yazmışım bunu. Geçmiş notları gözden geçiriyorum bu sıra. Bazılarını siliyorum, bazılarını yazıya dönüştürüyorum, bazıları da zamanını bekliyor. Gelmeyecek bir zaman belki. Beş altı hikayeye başlamışım ve devamı gelmemiş. Zamansız mektuplar ve devamsız hikayeler.

Şimdilerde bu öfkemin kırgınlığa ve ilgisizliğe dönüştüğünü görüyorum. Kendimi savunmak istediğim safhayı geçmişim. Sorun sende değil bende ve o yüzden çözüm sende değil bende. Kimseyi takip etmiyorum, kimseye özel bir ilgim yok, kimsenin ne dediği, ne yazdığı beni ilgilendirmiyor. Kim ne diyorsa haklıdır. Hayatıma dahil olmaya çalışmadığı sürece haklı kalacaktır.

Hemen her sabah koştuktan sonra kahve aldığım yerdeki barista siz televiyonda program mı yapıyorsunuz? diye sordu bugün. Üçüncü soruşunda anladım, ilk ikisinde telefonla ilgili bir şey soruyor sandım. Beni kimse tanımaz dedim gülerek, içimden de ayrıca gördüğün gibi işitme cihazları olmadan kimseyi anlamayacak kadar sağırım ve zaten kimsenin tanımasını istemiyorum.

Bazı sabahlar insanların yüzümü takip ettiğini görüyorum. Yüzümde bir anormallik mi var diye telefonla baktığım oluyor. Haberim yokken meşhur mu oldum diye aklıma geldi geçen. Biri beni meşhur etse, iyi veya kötü bir sebeple televizyon haberi olsam, Twitter'da hashtag olsam veya onun gibi bir popülerlik piyangosu vursa haberim olmaz. Dünya ve insanlarla ilgim o derece azalmış.

Öfkem de azaldı genel olarak. 8 Mart emekçi kadınlar gününde kadınlar lehine saçmalayacak kadar iyiyim artık. Bence de kadınların hayatı erkeklerinkinden zor. Haklarını hep vermeliyiz. Her şey onların dediği gibi olmalı ve Allah iyi ki beni erkek yaratmış. Kendimi artık saldırı altında görmüyorum. Hala azıcık kuşatma altında gibi hissediyorum ama dava nihayete erdikten sonra o da geçer herhalde.

Ondan önce de her şey hayallerime uygun gitmiyordu ama son dokuz-on senedir hayatıma rengini veren hayal kırıklıkları oldu. Hemen hiçbir şey beklediğim gibi gitmedi. Sonunda çareyi kırılacak hayalleri kurmamakta buldum. Olanı olduğu gibi göreyim ve olduğum gibi olayım, hayat olduğu gibi geçsin gitsin.

Bir yandan da hayatımın en verimli ve şimdiye kadarki en mutlu zamanındayım. Allah hayallerimi kırdı ama beni başka şekilde destekledi. Günlük rutinlerimi kuvvetlendirdi ve beni dünyaya daha eyvallahsız birine dönüştürdü. Bana kalsa, ben hala çocuklar için evliliği sürdürmeye, doktorayı bitirmeye çalışan, kilo sorunlu, devamlı sair alerjilerinden şikayetlenip duran biri olurdum. 2015'te her ay bir sebeple hastaneyi ziyaret ediyordum. Evlilik beklediğim gibi gitseydi şimdiye kadar ölmüş bile olabilirdim. Eski fotoğraflarıma bakıyorum, daha iyi olduğum veya özlediğim zamanlar değil.

Sonraki olaylar da beklediğim gibi gitmedi. Şimdiki aklım olsa karşı taraf boşanma davasını açtığında fazla inatlaşmaz, parasını verirdim. Yedi sene sürünecek bir durum yokmuş. İnsanlara anlatması zor olduğu için artık bu konuyu açmam gereken kimseyle tanışmamaya özen gösteriyorum. Kadın düşmanlığının bir kısmı bundandı. Alavere dalavere erkeklerin kaybettiği bir oyunun içindeymişim gibi hissediyordum. Artık bu oyunu oynamak istemiyorum. Bunun bedeli bir miktar yalnızlıksa varsın öyle olsun.

Hayal ettiğim insan olmaktan men edildim. Hayatın benimle ilgili başka planları varmış. Bu planlar benim baştan kabul edeceğim planlar değildi. Kendimi bir miktar ketenpereye getirilmiş gibi hissediyorum ama sonunda onun dediği olacağına göre artık mücadele etmeyi de lüzumsuz buluyorum. Hayatla sulh olalım. Beni daha iyi yere çıkarsın. Çıkarmazsa da kendi bilir. Hayatla sulh olalım.

[Demzen]