- Bu sabah bir baş ağrısı ve ona eşlik eden yorgunluk hissi.
- İş başvurusu yapmaktan keyif aldığımı farkediyorum.
- Biraz önce sanırım bir mobile engineer işine başvurdum. İş ilanına fazla bakmamıştım. Biraz dalga geçer gibi oldu, artık kusura bakmazlar inşallah.
- Çok çay içmenin faturasını gözlerin çekiyor. Her zamanki gibi.
- Bir de mail geldi. Onun verdiği enerji.
- Günde kaç çay içiyor ve kaç kere hayır duyuyorsun?
- Yazdığın yazının kusuru okunmak için yazılmış olması. demiş.
- Sen okunmak için mi yazıyorsun?
- Bu yazılarda hemen hemen hiç kalmadı o. Cümle cümle. Tırnak tırnak. Çelişki çelişki.
- Sabah sayfalarında yayınlanma arzusu gördüm bugün. Hemen elime vurdum, dilimi ısırdım ve kendime kızdım.
- Ne gereği var bunlardan blog yazısı çıkar mı diye düşünmeye?
- Sabah haritası aslında diğer düz yazılardan daha yorucu. Kendini daima sorgulama. Bu doğru mu?
- Düz yazı haline getirmeye çalışıyorsun bir de.
- İlginç.
- Rüya günlüğü yapsana kendine.
- Geçenlerde gördüğüm, bir mahzenden Akmerkez'in bahçesine çıkış rüyası. Rahatlatıcı bir rüyaydı. Işığa çıkış.
- Bu sabah da kalkıp koşamadım. Şu an da saat 2 oldu. Yarın sabaha da umudum yok.
- Minecraft işe yaramıyor sanırım.
- Belki yaramıştır ama çok çay içmenin sonucu bu bence.
- Sosyal medyaya hemen hiç bakmadım bugün.
- Mesaj bekleyen sevgili adayları da kurudu gitti.
- Benim kafeini de kesmem lazım.
- Her şeyde bir hayır olduğuna inanmak zorunda olduğumuz günlerdeyiz.
- Bunu sabah yazdım ve bugün iki iyi olay oldu.
- Her şeyde hayır olduğunu görsen inanmak zorunda kalmazsın.
- Bu cümleyi de sabah yazmıştım ama şimdi anlamı değişti.
- Göremediğin için inanmak zorundasın.
- İnanmak, bilmek ve görmek yoksa, mecburen hayal kurup hayata devam etmek için gerekiyor.
- Gördüğüne inanmak zorunda değilsin.
- Her şeyde hayır olduğunu görünceye kadar yaşa.
- Hayatla ilgili tek öğrendiğim, ne olursa olsun devam ettiği.
- Ölene kadar yaşıyoruz, yani.
- Her şeyde hayır olduğunu ölünce görüyorsundur belki.
- İş başvurularında para pazarlığı değil, özgürlük pazarlığı yapıyorum.
- Özgür olduğum sürece para kazanmak mümkün. Tersi her zaman mümkün değil.
- Evlilik başvurularında da böyle yapmalıyım.
- Dünkü bir podcastte, Michael Jordan'ın basket topunu atarken aklında sadece atış yapmak olduğunu anlatıyordu.
- Bunu yapabilir miyim endişesi yok.
- Daha önemlisi, bunu kesin yaparım özgüveni ve pompalanması da yok.
- Bu ikisi de seni yapman gerekeni hakkıyla yapmaktan uzaklaştıran düşünceler.
- Zihninin %100'ünü bir işe odaklandığında, ne korku, ne gurur, ne beklenti, ne hayal.
- Tam olarak yaptığın işle hemhal olup, geçmişini, geleceğini, olabilirliğinin endişesini bırakırsan bir kenara, iş zaten olabileceğinin en iyisi oluyor.
- Buna da inanmak mı lazım?
- Yoksa görüyor muyum?
- Acemi şansı dedikleri bu olabilir.
- Henüz bilmediğin bir iş için ne korku, ne gurur. Sadece işin kendisi.
- İnsanlara sözler vermek, yaptığın işi pazarlamak ve bunun için de bilinemez bazı lafları biliyormuş gibi söylemek lazım.
- Bu program size %500 verim artışı sağlayacak.
- Bu yazılımı üç ay içinde yazarız.
- Bunları sevmiyorum. Bunların hepsi yalan.
- Yine de çalışmak dediklerinin önemli bir kısmı bu yalanlardan ibaret.
- Bunlar mesela yazılım üretirken odaklanmanı bozan şeyler. Değişik bir algı biçimi.
- Enes bugün emeklilikte yaşa takılanlardan olabileceğimi söyledi.
- Emeklilikte taşa takılanlar.
- Devlete biraz prim ödersem emekli olabiliyormuşum.
- Yeterli prim günüm yok, yaklaşık 10 yıllık sigortam var.
- Ben olsam beni emekli etmem ama devletimiz daha iyisini bilir herhalde.
- Durduk yerde emekli olmuş da olabilirim.
- Bu memlekete kırk sene sabretmiş herkese zaten maaş bağlanmalı. Çalışması çalışmaması bir ayrıntı.
- Baran'a gittik.
- Yan masanın siparişini bize getirdiler.
- Bizim diye onu yedik.
- Sonra kendi siparişimiz geldi.
- Onu da yedik, itiraz etmedik.
- Hamdolsun dört porsiyon kebap yemiş oldum.
- Bence porsiyonlar küçük. Bir miktar utanmam olmasa daha yerdim.
[Dalga]
#çay
#uyku
#yazı