- Akut yalnızlık krizleri tutmasa iyi bir hayatım var. Etrafımda gördüğüm en iyi hayat.
- Yapmak istediklerimin hepsini yapmak değil de, yapmamak istemediklerimi mümkün mertebe yapmamak. İyi hayatın tanımı bu.
- Mutluluğum twitter'dan bile belli oluyormuş. Bunun nasıl olduğunu sordular.
- Ezelden beri mutlu değilim. Tab'an şıkır şıkır bir adam hiç olmadım. 20 yaş öncesi hayli zordu. Bıraksan kendimi (ve başkalarını) dünyanın anlamsızlığına ve hiçbir şeyin değeri haketmediğine, mutluluğun yalan, hayatın ölümden ibaret olduğuna inandırabilirim.
- Sonraları bu karanlıkla, kendi bezginliğim, tembelliğim, başarısızlığım, maymun iştahlılığım, dengesizliğim, iletişim sorunlarım, tuhaflığım ve saire ile beraber kendimi olduğum gibi kabul etmeye başladım. Tam kabul ettim sayılmaz, hala alınacak yol var ve ne olduğumu tam bilmediğim için tam kabul etmem de zor zaten.
- Ölüm düşüncesinin rahatlatıcı bir tarafı var. Yani bütün bu şaşkınlığın bir yerde sona ereceğini, sonrasında bir şey olmasa da en azından bu yükün sırtımdan alınacağını biliyorum. Kesin bildiğim tek şey belki bu. Hepsinin bir sonu var.
- Hepsinin bir sonu varsa, bu anı fazla kurcalamadan yaşamak en iyisi. Acı çekilecekse çekelim, üzüleceksek üzülelim, mutlu olacaksak mutlu olalım. Geçmişteki meseleleri bugüne getirmeye, gelecektekileri şimdiden çözmeye çalışmayalım. Kendimi bunları yaparken yakaladığımda, bunu Allah'a bırakmak en iyisi demeye alışmak. Konuları Allah'a veya kainata bırakmayı öğrenmek. Dünya ile arandaki ikilik ve mücadelenin aslında sadece sadece kafanda olduğunu, kainatın sana komplo kurmadığını, buraya da eziyet görmek için gelmediğine inanmak.
- Kendimle, bedenimle, zihnimle ilgili öğrendiğim şeyler de var:
- Kendini ifade etmek önemlidir. Resim yap, yazı yaz, tweet at, benim diyebileceğin bir şeyler olsun. Bunların çok orijinal olmasına gerek yok. Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve zaten kendimizi öğrenmek için yapıyoruz bunu. Sıradan insanlar olabiliriz ve bunu farketmenin getirdiği özgürlük de özel olmaktan iyi olabilir.
- Zihinle ilgili meseleler zihinle çözülmez. Çok mutsuz olan kişinin yapacağı kalkıp biraz yürümektir. Beden strese girdikçe zihin rahatlar. Allah (veya evrim veya her neyse) bizi böyle yaratmış.
- Düşüncelerine çok önem verme. Her şey gibi onlar da gelip geçer. Değişirsin, onlar da değişir. Takılıp kalınca, onlara ve kendine iyilik etmiyorsun.
- Nefeslerine dikkat et. Burnundan sakin nefes al. Nefes alıştırmaları pek çok ilaçtan iyi gelir.
- Soğuk su iyidir. Bana soğuk duşun verdiği mutluluğu pek az başka şey verdi. Eziyet gibi eziyet ama sonrasında bu eziyeti çektiğine memnun olduğun bir eziyet.
- Bedenin kaldırabileceği kadar strese maruz kalması lazım ki zihnini strese boğmasın. Koşmak, ağırlık kaldırmak, yürümek, açlık, soğuk duş... Kaldırabileceğimi düşündüğüm ve beni dağıtmayacak kadar stres. Bedenin buna ihtiyacı var.
- Bunlardan ben şunu yapabilirim diyecek kadar kendine güvendiğin ve acaba yapabilir miyim diye heyecanlandıran aktiviteler bulmak lazım. Yapınca kendini tebrik edeceğin kadar zor.
- İnsanın hissedebileceği toplam mutluluk ve mutsuzluğun değişmediğine inanırım. Şekerli mamülleri bırakmadan evvel, bırakırsam çok mutsuz olacağımı, kullandığım tek antidepresanın bu olduğunu düşünürdüm. Sonradan beni başka şeylerin de şeker kadar mutlu ettiğini farkettim. Bir şeyden keyif almak insanın keyif alma kapasitesiyle ilgili bir konu, neyin keyif verdiği tali bir mesele. Üzüntü de aynı şekilde. Bunların hepsinin bir limiti var, zihnim beni daima mutlu etmeyecek, çünkü o zaman hiç acıkmam ve açlıktan ölürüm. Zihnim beni daima mutsuz da etmeyecek, o zaman yataktan çıkamam ve yine ölürüm. Bu ikisinin arasında giderken de bazı bahaneler bulacak, bir dilim pastadan aldığın keyfi, sevdiğin bir meyveden de alabilirsin -- bunun için pastadan bir kaç hafta uzak kalmak gerekebilir ama nihayetinde toplam mutluluk değişmez.
- O halde iyi şeylerle mutlu olmayı hedeflemek, kendini bir takım zincirlere bağlayıp hayatın boyunca sürünmekten daha iyidir.
- Bir de değişen şu oldu herhalde: Mutlu olmak hedef değil, bir şeylerin yan etkisi. Mutlu olmaya çalışınca, arada düştüğünde, mutsuz olduğunda, üzüldüğünde illa ki o hedefin gerçekleşmediğini görüp daha da kötü olacaksın. Hedefin mutluluk olmasın. Hedefin anlam olsun. Hayatını doğru yaşamak, istemediğin gibi yaşamamak ve mümkünse istediğin gibi yaşamak. Kendini tanımak, yardım etmek, sevindirmek, sevinmek, almak ve vermek, dünyayı ve kendini takdir edildiği gibi yaşamak. Mutluluk ele geçirilebilir bir hedef değil, gökkuşağı gibi orada ve onun yanındayken zaten onu farketmiyorsun. Aklına bile gelmiyor mutlu muyum şimdi diye sormak.
[Dalga]
#mutluluk
#mutsuzluk
#zihin
#beden
#tanrı
#keyif