- Dün İhsan Şenocak'ın bir tvitini gördüm. İnek diyor, Ateist diyor, süt diyor, Allah diyor. Bilim samandan süt yapamıyormuş ama inek yapıyormuş, akılsız Ateistler bunu düşünemiyormuş.
- Ben böyle şeyleri okumaya ve düşünmeye ayırdığım zamandan utanıyorum.
- Kimi dinlediğin, kimi makbul gördüğün, kimi doğru bildiğin, kime güvendiğin kendine oluşturduğun dini belirliyor.
- Bu adam (ve daha pek çokları) söylediklerinin tam olarak din olduğunu, diğerlerinin sapık olduğunu iddia ediyor. Eğer bu adama bakıyorsan, diğerlerine bakmıyorsun. En haklı sensin, en doğru senin yolun.
- İnsanlar ben bunu diğerlerinden iyi buluyorum diyecek kadar mukayese yapmadıkları için mümkün olan tek doğrunun kendi anlayışları olduğunu düşünüyor.
- Diyelim Abdülaziz Bayındır'la Şenocak'ın mukayesesini yapacak kadar konuyu öğrenmek zaman ve emek istediği, bahsettikleri konulara bu ikisinden de daha vakıf olmak gerektiği için mukayese pratik de değil.
- Bu cahilin kendi cehline daha sıkı sarılmasına sebep oluyor. Daha az bilirsen, kendinden daha emin oluyorsun. Dunning-Kruger etkisi.
- Benim bu pazarda tezgahım yok.
- Bunun ne kadar cazip bir pazar olduğunu biliyorum. Yine de yapılan kavgaların ve söylenenlerin ne benim derdime, ne başkalarının derdine derman olacağını sanmam.
- Söylediklerini arkana Allah'ı ve peygamberi alarak söylemenin cazibesi inkar edilemez. Ne kadar da doğruyum ve ne kadar iyi biliyorum. Allah beni sizleri doğrultmam için yaratmış olmalı, işte her şey apaçık.
- Bu kafayla yazdığında söylediklerinin kendinden ve kendi tercihlerinden kaynaklandığını unutuyorsun. Karşındakiyle insani bir iletişim kurmak değil, insanların varoluş boşluğundan kaynaklı ihtiyaçları üzerine bir iktidar kondurmak için konuşuyorlar.
- Ben Allah'a giden yolu biliyorum, arkama düşersen sana da gösteririm.
- Herkesin kendine bir din ürettiği zamanlarda yaşıyoruz.
- Herkes demeyelim de, nereden geldik, nereye gidiyoruz gibi konulara ilgi duyan herkes diyelim.
- Hayatını bu gibi mevzulara hiç takılmadan, nasıl geldiyse öyle yaşayan insanlar çoğunlukta.
- Herkes kendine din üretiyor, derken? Bazıları asıl dini yaşadıklarını söylüyor.
- Tabii ki kimse yalancı dini yaşıyorum demeyecek. Hangi meselelere kafa yoruyorsun, kimleri daha değerli, daha doğru buluyorsun, kimlerden besleniyorsun? Bunları kişinin kendisi belirliyor. Adam hayatının otuz yılını bir dini tahsile ayırıp, hemen her konuya o çerçevede bakarken kendi dinini yapıyormuş gibi hissetmez. Ortada kocaman bir şato var, sen yıllarca o şatoda geziyorsun. Tabii ki şatoyu kendin için inşa edilmiş saymazsın.
- O halde böyle bir insan kendine din yapmış olmaz?
- Böyle bir insanın o şatoda hangi odadan hangi odaya geçtiği, hangi odada daha çok vakit geçirdiği, hangi odayı daha makbul bulduğu dinini belirliyor. Şatonun dışını hiç görmediyse, dışarıyı, diğer şatoları veya dünyayı şatodaki kitaplardan öğrendiyse, bu insanın kendini tam da asıl dinin merkezinde görmesi normal.
- Din, yani hayat tarzını, o şatoda bulunarak ve o şatoda gezmeyi tercih ederek ve o şatonun odalarında kendine mahsus bir yol çizerek yine kendi belirliyor.
- Kendine nasıl bir din üretiyorsun?
- Bir şatoya mensup olmak, onun ayrıntılarına vakıf olmak, sabahtan akşama bunun tartışmalarını yapmanın ilgimi çekmediğini farkettim.
- Din, Allah'la olan bağını tesis etmeye yardımcı olur ve bu yoldan da hayatını belirler. Allah'la olan bağ sözel bir bağ değil zira, yani hayatını ihata etmeyen, sadece laf kalabalığı için orada tutulan bir tanrının önemli bir vazifesi yok. Onun yerini herhangi bir merci de doldurabilir. Dini konularda ufak meseleleri köpürte köpürte konuşan insanlar, Deist olup Tanrı meselesini çözdüklerinde de başka ufak meseleleri köpürtebilirler. Bu Tanrı meselesinin çözüldüğü anlamına gelmez, nasıl yaşayacağını anlatabilecek bir kavramı kendine yasakladığın anlamına gelir. Yola Tanrısız devam ediyoruz. Kolay gelsin ama daha zor.
- İnsanlar dini hükümler yoluyla bir dil konuşuyorlar. Türkçe'yi aksanlı konuşan birinin makbul olmaması gibi, İslam'ı aksanlı yaşayan biri de o kadar makbul görülmüyor. Özcülük bundan zaten. Bizim dinimiz en iyisidir, çünkü her şeye cevap verir.
- Şato yerine ufak bir ev derdindeyim. Günümüz şatoları hayli arkaik, insanları zamanın dertlerinden alıp, başka zamanların dertleriyle ilgilendiriyor. Benim derdim zamanın, bugünün meselelerinde Allah nerede diye bakmak.
- Depremde Allah nerede? Yapay zekada Allah nerede? Ekonomide Allah nerede? Yaptığım ve eylediklerimde Allah nerede? Nasıl doğru yaşarsın?
- Bu bağı kuracak her bilgiyi, her geleneği, her şatodan gelen her taşı kabul ediyorum. Yeryüzü Allah'la olan münasebetinizi tesis ettiğiniz ve onunla bir şekilde iletişim içinde olduğunuz bir yer. Kimi zaman okuduğunla, kimi zaman seyrettiğinle, kimi zaman yaptığınla, kimi zaman yapmadığınla, hatalarınla, sevaplarınla, eskilerin dediğiyle, yenilerin dediğiyle, en çok insanlar vasıtasıyla, vox populi vox Dei, Rabbin sana bir şeyler söylüyor. Bunları bazen yanlış anlıyorsun, bazen doğru, bazen bilemiyorsun, bazen bilemediğini söylerken yanılıyorsun.
- Kendini bilen Rabbini bilir.
[Dalga]
#İslam
#İhsan Şenocak
#anlam
#din
#Dunning-Kruger
#şato