beher 55
Bir aydan fazla zamandır yazmamışım. Mutluyken yazmıyorum. Bunu tekrar farketmiş oldum.
Bu arada yedi senedir bitmeyen boşanmanın artık bitmesine karar verdik. İstinaf sonucu gelince, devam etmemekte anlaştık. Bir iki hafta sonra medeni halimin değişeceğini umuyorum.
Değişik bir his bu. Tahmin ettiğim kadar rahatlamadım. Sıradışı bir his yok. Üzerimden yük kalkmış gibi hissetmiyorum. İlk birkaç gün boşluğa düşecek gibi oldum. Sonra o da geçti. Dava dosyasının kaybolduğunu düşünmeye başlamıştım artık. Belki de asla boşanamayacakmışız gibi hissediyordum ama onlar da geçti gitti.
Gerçi memleketimizde bu imkanlar hep mevcut. Sarsaklığından kağıt üstünde ölüyü diriltip, diriyi öldürebilecek bir bürokrasimiz var. O yüzden boşanma ilamını görmeden emin olamıyorum. Memleketin bürokrasisine güvenim bu seviyede.
Memleketin insanına güvenim de bu seviyede. Bir daha evlenir misin konusu açılınca güvenmem lazım diyorum. O imzayı atmak için duymayı beklediğim güveni hep başka duygularla ikame ettim şimdiye kadar. Güvenmiyorsun da seviyorsun mesela. Sonra sevdiğin insanın kendinden bihaber olduğunu farkediyorsun. Kötü niyet yoksa bile dünyayı tanımayan birine güvenmek zor. Ben birine güvenmeyince onun bana güvenmesi de neredeyse imkansız. Böylece karşılıklı güvensizlik sarmalıyla bitip gidiyor her şey.
Bugün beraber yaşamakla evlilik arasındaki fark, kadının daha çok güvencesi olması diye bir tweet okudum. Sadece beraber yaşayınca adam on yıl sonra çekip gidebiliyormuş. Evli olunca biraz daha süründürülebiliyor. Bu doğru. Erkek ve kadın arasında sağlanamayan güveni devlet eliyle, nikah masasında sağlıyoruz. Sağladığımızı sanıyoruz, daha doğrusu.
Zira çekip gidemediği için aldatırsa kadın yine haklı olmuş olur. Evlilik zaten, anladığım kadarıyla, kadının daima haklılığı için teşkil edilmiş. Benim hiç yaşamadığım huzurlu evliliklerin de birinci şartı bu olabilir: Madde bir, kadın daima haklıdır. Madde iki, kadının haksız olma ihtimalinde birinci madde uygulanır. Bu iki madde etrafında dönen bir kurum. Kadın evlilikte sürünse bile haklı kalmaya devam ettiği sürece evlilik yürüyor. Erkeğin birinci vazifesi kadını haklı hissettirmek. Kendini haklı hisseden kadın her şeye katlanıyor ama ben tabii ağzı fazla laf yapan ve kadınların az da olsa bir ihtimal haksız da olabileceğini düşünen biri olarak kendilerine hakettikleri haklılığı veremediğim için dikiş tutturamadım.
Geçen konusu açılınca dedim ki, bir adamla beraber yaşayacak kadar güvenmiyorsan, zaten evlenecek kadar da güvenmemen lazım. Devletin sağladığı güven aslında sahte bir güven. Eski eşim de devlete benden fazla güvendiği için girişmişti bu işe ve pek de beklediği gibi gitmedi. Devlet yerine bana güvense muhtemelen her şey daha kolay olur ve daha çok kazanırdı. Herkes için böyle olmayabilir ama denkleme devletin katılmasının toplamda mevzuyu daha katlanılabilir kıldığından emin değilim.
Modern evlilik kurumu zaten bir tuhaf gelmeye başladı. Yine de bu konuyu artık yazmak istemiyorum. Bitsin gitsin ve benlik bir mevzu olmaktan çıksın.
[Beher] #evlilik #boşanma #güven