2050'de Avrupa nüfusunun %20'sini müslümanların teşkil edeceğini ve bunun da dini savaşlara sebep olacağını iddia eden bir yazı okudum.

İslam ecnebiler için kullanışlı bir mobilizasyon kaynağı. Müslümanları gösterip, bakın bunlar geliyor, deyince istediğinizi yaptırabiliyorsunuz. Tarihi dinamikleri, altıncı farz cihadı ve genel olarak kapitalist dünyanın yutmakta zorlandığı yaşam tarzıyla role en uygun aday.

Müslümanların gerçekten böyle bir zihinsel, kültürel gücü var mı? Bu soruyu uzun zamandır kendimce cevaplamaya çalışırım. Eskiden daha müspet bir cevabım vardı, yani modern dünyaya alternatif olabilecek ve bu yüzden modern dünyanın hedefindeki bir sosyoloji, ideoloji, hayat tarzı ve toplum... Sonraları hedefte bulunmanın Batı'nın en doğudaki, Doğu'nun en batıdaki temsilcisi olmaktan kaynaklandığını düşündüm. Müktesebatının modern dünyayla yarışacağından, ona alternatif olacağından değil, sadece en kullanışlı ve kolay hedef, düşman haline getirmesi en kolay hayat tarzı olduğunu düşünmeye başladım.

Düşmanlıkları bizim gücümüzden değil, daha zor düşman bulmaktaki tembelliklerinden.

Bir gün Avrupa'nın %20'si müslüman olduğunda, bu %20 gerçekten bugünkü veya 1900'lerin başındaki müslümanlar gibi mi yaşayacak? Onlar gibi mi inanacak? Ramazanları oruç tutacaklar mı? Yoksa sadece kültürel bir törene mi dönüşecek? Tesettür bugünkü kadar bariz bir tercih mi olacak, yoksa modernliğin kabul edilen bir formuna mı dönüşecek? Namaz bugünkü gibi mi kılınacak, ezan bugünkü gibi mi okunacak?

Bunların hepsine birden evet diyemiyorum artık. İslam nüfus olarak güçleniyor olabilir ancak bu nüfusun Batılı yaşam tarzından farklı bir hayat yaşayacağına hayli şüpheyle yaklaşıyorum. Aynı şirketlerde, aynı kanunlarla çalışıp, benzer evlerde, benzer çocuklar yetiştirmek... En fazla evini Noel yerine Ramazan'da süslemek, hayata bağlandığını değerleri farklı kaynaklardan öğrenmek ama neticede düzeni değiştirmek değil de, düzeni İslam yoluyla olumlamak.

Çünkü müslümanların İslami yaşam tarzını besleyecek bir üretim, bölüşüm, mülkiyet alternatifi yok. Bunun için gidebileceğimiz yerler sınırlı. Ekonomik aktivitenin İslamiliği üzerinde konuşup, anlaşacak bir zeminimiz yok. Kapitalizmi de, sosyalizmi de İslami açıdan yorumlamak için destek bulabilirsiniz. Şimdiki anti-kapitalist söylemler, sosyalist düzenlerin bir alternatif olmaktan çıkmasından dolayı bu kadar rahat ifade edilebilir. Zaten uygulanmayacağı için araya İslam kaynaklarından bir iki referansla muhaliflik üretebiliyorsunuz. Zamanında Sovyetlerin yaşadığı günlerde İslam'la, sosyalizmin yanyana anılması buralarda neredeyse küfür sayılıyordu ama bugünlerde o kadar da kötü durmuyor.

Bu esneklik, İslam müktesebatının tarihten beslenen adaptasyon gücünden kaynaklanıyor. Mamafih bu esneklik iki yönlü. Bir yandan da etkisini azaltıyor. İslam'ın modern zamana adapte olabilmesi, bir yandan da o modern zamanlar için kullanışlı bir meşruiyet sağlıyor. Üniversiteye başörtüsüyle giden kız modern bir figür ve bu üniversitenin İslamileşmesini değil, İslam'ın modern hayatın kullanımına açılmasını getiriyor.

İslam belli yaşam biçimleri dışına çıktığında -- yani şimdiki gibi ulus devletler ve büyük şirketlerin sahneyi belirlediği bir dünyada ne kadar İslam kalabilir? O büyük şirketlerin sahipleri müslüman olduklarında ne kadar müslüman kalıyorlar? İslam bu büyük şirketlerde ne kadar yaşamaya devam ediyor? Ulus devletler elinde bir meşruiyet aracına dönüşen din, o ulus devletleri ne kadar İslamileştiriyor? İslam bu zamanın organizmalarını çekip çeviren bir lokomotif mi, yoksa o trenlerin daha çok yolcu almasını -- veya yolcuların daha rahat seyahat etmesini sağlayan vagon mu?

Ben işte bu sorulara artık İslam'ın dönüştürücülükten ziyade kullanışlılığı yoluyla cevap veriyorum. Önce bir düzen kuruluyor ve bunun nasıl kurulacağını temel hiyerarşi belirliyor. Sonra bu hiyerarşi kendine bir meşruiyet aracı ararken, İslam'ı da araçların arasına katıyor. 2050'de Avrupa'da nüfusun %20'si değil, %50'si müslüman dahi olsa, eğer bu insanların günlük hayatında sırtını dayadığı düzen ve hayat tarzı sekülerse, bugünkünden çok daha farklı bir Avrupa beklemem.

[Beher] #İslam #Avrupa #kültür #aktarılabilirlik #İslamcılık #nüfus