Özgür irade konusunda çalışan ve konuşan Robert Sapolsky diye bir adam var. Bir konuşmasına denk geldim.

Bir süredir kendi özgür irademle özgür irademin varlığına inanmayı bıraktım. İnsanın düşüncelerini, duygularını oluşturan sair sebeplerin ötesinde, yani bütün etkenlerin toplamının ötesinde bir iradesi olduğuna inanmıyorum. Bir insana uyku ilacı verirseniz, o insanın iradesi ne olursa olsun uyur. İnsan zihninin dinamik bir sistem olması, düşüncelerinin önceden hesap edilemezliği, ufak hislerin büyük sonuçlar doğurması gibi sebepler iradenin varlığına delil teşkil etmez. Üç gezegeni uzay boşluğuna bırakırsanız bunların birbirleriyle ilişkisi de tahmin edilemezdir. Beyin gibi muhtemelen atom altı parçacıkların etkileşimiyle bile halleri değişen milyarlarca hücreden müteşekkil bir yapının orijinal düşünce üretmesi veya kendi bildiğini yapması o kadar da izahtan vareste bir mesele değil.

İradeyi mecburi görenler, o olmazsa insanları yaptıklarından nasıl sorumlu tutarız diye soruyor. Bir katil benim iradem yok, benim şartlarım, beynimin durumu, sair etkiler beni buna zorladı dediğinde ona verecek cevap olsun diye var irade kavramı. Sen burada öldürmeyebileceğin bir insanı iradenle öldürdün diyebilmek için.

Cezayı verirken böyle bahanelere cevap vermek kolay. Seni vareden sebeplerin sonucu olabilirsin, ancak biz de bizi vareden sebeplerin sonucu olarak sana bu cezayı toplumda daha kötü sonuçlara yol açmamak üzere veriyoruz. İrade denklemden çıktığında herkes için çıkıyor. Katilin iradesiyle işlemediği suç için hakim de iradesi dışında ceza veriyor. Katili katil yapan şartlar gibi, hakimi hakim yapan şartlar da var, o yüzden burada açıklamanın ve cümlelerin biraz uzun sürmesi dışında bir mesele yok. İrade varsa iki tarafta da var, yoksa iki tarafta da yok. Katilin iradesini inkar edip, hakimin iradesi olduğunu söyleyemeyiz, onun için sorumluluk dediğimizin tanımı biraz değişse de devam ediyor.

İradeyi sorumluluk denklemine dahil ettiğimizde ise sınırın nereden çizileceği meselesi başlar. Katilin sorumluluğu var ama ne kadar? Hakimin de iradesi var ama ne kadar? Bu ikisinin de yüzde yüz sorumlu ve iradeli olduğunu iddia edemiyiz. Katil ne kadar kötü olursa olsun, belli şartlar yerine geldiği için katil oldu ve hakim de yine belli şartlar içinde karar vermek zorunda. İkisinde de sınırsız bir irade yok. O halde nasıl olacak da bir olayın sorumluluğunun iradede mi, şartlarda mı olduğunu kabul edeceğiz?

Maksadım bu tartışmayı uzun uzun yapmak değil. Sadece mutlak iradeye inanmadığımız her durumda şartların etkisini kabul etmek zorunda kaldığımızı söylemek. Mutlak irade sadece Allah'a mahsus bir sıfat.

İradeyi o yüzden sadece pratik faydaları için, ağacın büyüyüp yetişmesine dair uzun uzun bir takım tarifler yerine, kısaca elma demek gibi anlıyorum. İrade dediğimiz, zihninin sair unsurlarının birbirleriyle mücadelesinden ve birinin diğerine o an için üstün gelmesinden ibaret bir kavram. Bu sebeple insanların kendilerinden tamamen sorumlu olduklarını düşünmüyorum. İradeleri de hemen her şey gibi dışarıdan belirlenebilir, değiştirilebilir, etkilenebilir. Şeker verirsen onu yer, TikTok verirsen onu seyreder, esrar verirsen onu içer. İnsanın hayatı tamamen kendi elindedir gibi bir iddia gülünç geliyor.

Ayrıca toplumsal ve insani sorumluluğun bu kavram olmadan da anlaşılabileceğini ve anlatılabileceğini, ancak umumun bu konuda tembellik ettiğini düşünüyorum. Sorumluluk vardır ancak bunun kişisel irade kavramıyla alakası yoktur. Her sabah yıkanırsan kokmazsın, dişlerini fırçalarsan çürümez, birinin kalbine bıçak saplamazsan ölmez. Bununla beraber buradaki sorunmluluğu sadece o insana yıkamazsın. İnsanları daha iyi bulunacakları duruma sevketmek, yıkanacakları su, dişlerini fırçalayacak fırça, öfkelendiğinde birini öldürmeden uzaklaşmasını temin edecek nefis hakimiyetini kazandırmaya çalışmak başkalarının elindedir.

Bununla beraber insanların durumlarını düzeltmeye veya onlara doğru olanı anlatmaya çalışmak yerine sen seçtin, sen sorumlusun deyip kapıları kapatmak daha kolaydır. Çünkü diğer türlüsü beni komşumdan sorumlu yapar. İnsan sorumluluk konusunda benden atlasın da kimde patlarsa patlasın diye herkeste eşit bulunduğunu iddia ettiği, şartlardan bağımsız bir irade kavramı üretir.

Bütün bunların çıktığı yer, tabii ki, insanın irade kavramını kabul ederek de inkar ederek de kendinden büyük bir organizmaya hizmet ettiği ve onun şartlarını meydana getirdiği. Bir gün toplum dediğimiz organizma da kendi iradesi olup olmadığını düşünecek olsa, herhalde iradeli olduğunu iddia edecektir. İnsanın iradeye inancı kendi iradesinde değilse, meydana getirdiği organizmanın iradeye inancı da kendi iradesinde değildir.

[Beher] #irade #özgürlük #toplum #organizma #insan #3 kütle problemi #suç #ceza