Sabah Adyashanti'nin bir konuşmasını dinliyordum. Olduğun yerde olmaktan bahsediyordu.

Olduğun yerde olmaya çalışmak en absürt durumlardan biri dedi adam. Neden? Çünkü zaten olduğun yerdesin. Kaçamazsın. Gidemezsin. Bulunduğun yer neresiyse, kafanın içindeki düşünceler, etrafındakileri görmene mani olan düşünceler de o yere ait. Nasıl olup da olduğun yerde olacaksın? Zaten olduğun yerdesin.

İnsanların kastı etrafındakilere dikkat etmek tabii. Zihnimin içinden geçen düşüncelerin %99.9 kadarı ya geçmiş, ya gelecek, ya da uzaklarla ilgili. Gözümün önündekini görmek için beynimi bantlamam lazım. Bunu yapabiliyorum, oturur, az bir süre de olsa sadece önümdekilere dikkat edebilirim. Sadece üç saniye de olsa güzel. Bazen otuz saniye bile oluyor.

Ancak bir defa o bandı alınca, daha çok konuşmaya başlıyor. Nasıl ki konuşmayı seven bir insanın ağzını bantlarsan ve konuşmaz konuşmaz da, sonra açınca daha çok konuşursa, zihinle ilgili yaptıklarımızın da çoğu böyle. Benimki en azından daha çok konuşuyor susturmaya çalışınca.

Ne yapmak lazım? Herhalde dinlemek. Dinlersem de beni alıp götürüyor. Beni bıraksanız saatlerce hayal alemine dalabilirim ve dünya üzerinde o an çözülmesi imkansız ne kadar mesele varsa hepsini düşünebilirim. Bunun çaresi var mı? Belki anlatmıştır ama orayı kaçırdım.

[Beher] #Adyashanti #meditasyon #mindfulness #farkındalık #gözünün önündeki