Etrafa bakıyorsun. Herkes kendini bulmuş, bir sen kalmışsın gibi hissediyorsun. Neredeyim ben? Hangi kuyunun Yusuf'uyum? Nerede benim krallığım? Hangi dünyada bana hürmet ediyorlar?

Nefsini terkeyle diyorlar. Nefis fısıldıyor: Ben olmazsam aç kalırsın, hakkını yerler, sevgilin olmaz, şimdiye kadar başardıklarının hepsini benim sayemde çeke çeke başardın. Ben olmasaydım ensene vurur, lokmanı alırlar.

Nefsini ne kadar ciddiye alırsan, o kadar ağırlaşıyor. Sen ona dayandıkça, o da sana yük oluyor. Bir kostüm olduğunu biliyorsun. Sana yardımı da bu, ismin var, cismin var, konumun var, tutarlı olmanı sağlıyor. Kıyafet gibi faydalı. İçindeki boşluğu kimselere sezdirmiyor nefsini giyince.

Üstüne kat kat döşersen çıkartması zorlaşıyor. Gömlek var, bir daha giyiyorsun, kazak giyiyorsun. Havalar soğuyunca biraz daha. Kazak üstüne hırka, onun üstüne mont, onun üstüne uniforma, onun üstüne bir gömlek daha...

Sonra biri nefsin sana ağır geliyor deyince en fazla iki kat çıkartıyorsun üstünden. Kırk yılda bohça gibi olmuşsun ama iki kat çıkınca velayete ulaşmış gibi hissediyorsun. Bir serinlik geliyor yaz günü zira.

Kimisi de var, bütün o giydiklerinin üstüne bir de deli gömleği geçirince nefsinden kurtulduğunu düşünüyor. İki kat çıkardın ferahladın, üstüne de bir deli gömleği geçirdin ve erenlere karıştın.

Halbuki kırk yılın kıyafeti tortop üstünde duruyor hala.

[Beher] #nefis #ego #gölge #kıyafet