Bugünkü ilk kitap Rupert Gethin'in tercümesiyle Pali Nikâya'lardan derlenmiş Buddha'nın sözleri. 15 dakika içinde bile kitaptan sıkılabileceğimi düşünmemiştim.

Klasik dini metinleri okumanın bende bu muymuş? etkisi oluyor. Tabii ki anlatılan konuları hayatla bağlayan bilgiden ve görgüden yana zayıf olmamla alakalı bu. Dhammapada ve Bhagavad Gita'da da benzer hisleri yaşamıştım. Bu kitapların bana herhangi bir self help kitabından daha faydalı olduğunu sanmıyorum. Aklımda kalan bir şey de olmadı. Buddha'nın en aklıma kalan sözü Civilization oyununda Meditation bilimini bulunca çıkan Meditation brings wisdom, lack of meditation leaves ignorance / Meditasyon bilgelik verir, yokluğu cehalet bırakır diye başlayan sözü ve bu da Dhammapada'daki bir sözünün esnek bir tercümesiymiş. Orijinal haline şöyle bir bakıp geçmişimdir.

Benim Kitab-ı Mukaddes, Upanişadlar veya Dhammapada'ya baktığım gibi birileri de Kur'an-ı Kerim'i okuyup bu muymuş diyordur. Kitab'ı okuyup, bununla İslam'ı anlamaya çalışmak diğerlerinden daha da zor, çünkü mesela işbu okuduğum kitapta Buddha'dan nakledilen sözler, keşişlere anlattıkları sair kaynaklardan öğrendiğim Buddha fikrine ters düşmüyor. Bizim kitabımız ise şu anki yaşayışımızdan çok daha farklı bir hayattan bahsediyor. -- Düşününce benzer bir durum Hristiyanlık ve İnciller arasında da olabilir, İncilleri okuyunca da bu iki milyar insan bu zavallı dervişe mi Tanrı'nın oğlu diyor diye düşünürsün.--

İkinci kitap Mario Vargas Llosa'nın Conversation in the Cathedral / Katedralde Muhavere romanı. Bu kitabın ilk bölümünü okumuştum, biraz daha okudum 15 dakika içinde.

Vargas-Llosa'ın üslubu her paragrafın başından 1 cümle okuyup kitabı anlayacak bir üslup değil. Her cümlesini, her kelimesini takip ettiren bir üslubu var ve alıntı bulmak da o sebeple zorladı. Kısa okumalara gelmiyor, kurmaca kitapların zaten bu 15 dakikalık okumalarda anlaşılacağını düşünmüyorum, üslup kendine bağlarsa, sonraki turlarda daha yakından okurum.

İkisini karşılaştırınca Vargas-Llosa'nın romanının, Buddha'nın sözlerinden hayatıma daha fazla bilgelik katacağına kanaat ettim.

Sayings of the Buddha

'Furthermore, your majesty, by letting go of happiness and unhappiness, as a result of the earlier disappearance of pleasure and pain, a monk lives having attained the pure equanimity and mindful-ness of the fourth absorption, which is free of happiness and unhap-piness. He sits suffusing this very body with a mind that is thoroughly purified and cleansed, so that there is no part of his body that is 76 untouched by that thoroughly purified and cleansed mind.


There the Blessed One addressed the monks: 'A monk should live mindfully, with full awareness. This is my instruction to you. How does a monk live mindfully? In this case a monk lives watching the 95 body as body; he is determined, fully aware, mindful, overcoming his longing for and discontent with the world. He lives watching feelings as feelings; he is determined, fully aware, mindful, overcoming his longing for and discontent with the world. He lives watching mind as mind; he is determined, fully aware, mindful, overcoming his longing for and discontent with the world. He lives watching qualities as qualities; he is determined, fully aware, mindful, overcoming his longing for and discontent with the world. It is in this way that a monk lives mindfully.


While he was staying there he addressed the monks: 'It is because of not understanding, not penetrating four qualities that you and I have run and wandered the round of rebirth in this way for such a long time. Which four? It is because of not understanding, not penetrating noble conduct . . . noble concentration . . . noble wisdom . . . noble freedom that you and I have run and wandered the round of rebirth in this way for such a long time. But once noble conduct is understood and penetrated, once noble concentration is understood 123 and penetrated, once noble wisdom is understood and penetrated, once noble freedom is understood and penetrated, then craving for existence is cut off, the conductor of existence is destroyed, and no longer is there rebirth.'

Conversation in the Cathedral

Conversation in the Cathedral

“You’ve got yourself into a bind,” Popeye said. “You’re always against everything, you put everything down and you take things too much to heart. Don’t give your life a bitter taste just for the hell of it, Skinny.”


“If I don’t feel like going to mass I don’t have to make excuses to that sexton,” Santiago said.

“You’re playing the atheist too now,” Popeye said.

“I’m not playing the atheist,” Santiago said. “The fact that I don’t like priests doesn’t mean that I don’t believe in God.”

[Yeni Yazılar]