12. yüzyıl Zen ustası Dogen'in kitabı Shobogenzo ile ilgili bir kitap dinliyorum. Don't Be a Jerk: And Other Practical Advice from Dogen isminde. Pislik olmayın ve Dogen'in diğer pratik tavsiyeleri denebilir.

Shobogenzo, Japon Zen geleneğinin en önemli eserlerinden biriymiş. Kalın bir kitap olduğunu anlatıyor. Benim dinlediğim kitap Dogen'in bu kitabında bahsettiği ilkelerin pratik uygulamalarını anlatıyor.

Budist gelenekte kadınlara değer verilmezmiş. Cennetin en iyi tarafı içinde kadının olmayışı veya dünyada kadınlar olmasaydı hepimiz birer Buda olurduk mealinde sözler naklediyor. Bugün dahi kadınları rahipliğe kabul etmemek bir yana, kadınlarla el sıkışmayan Budist rahipler varmış. Dogen böyle bir gelenekten geldiği hâlde, kadınlara daha nötr bakıyormuş. Onların da aydınlanma konusunda erkeklerle aynı yeteneğe sahip olduğunu söylüyormuş.


Hz. Peygamber bugün yaşasaydı kadın haklarına nasıl bakardı? Zamanı için ileri olması, bizim bugün de aynı ilerilik içinde yaşadığımız ve onun bu yönlerini gördüğümüz, bu yönleri aktarıldığı için olabilir mi? Veyahut biz bugün kadınlar için, onların hayatlarının yegane sorumlusu olduklarını kafalarına vura vura öğreterek onlara iyilik mi yapmış oluyoruz?

Kadınların gerçekte ne istediği, nasıl mutlu olacakları bir soru. Toplumdaki konumları ve vazifeleri de ayrı bir soru. Mesela doktorların mutlu olmaları bizi aslında ilgilendirmiyor.
Onların bizi iyileştirmelerini bekliyoruz ve mutlulukları kendi meseleleri. Modern toplum, hayatından kendin sorumlusun diyerek mutluluk sorumluluğunu insanların sırtına yüklüyor. Bu benim gibi modernler için iyi bir seçenek. Kendi mutluluğumdan ben sorumluyum, kendi mutluluğunuzdan siz. Kadın olması, benim onu mutlu etmem için özel bir yükümlülük vermiyor. O benim mutluluğumu ne kadar önemsiyorsa, ben de onun mutluluğunu o kadar önemsiyorum. Böyle olması bekleniyor.

O sebeple kadının mutluluğu aslında önemli bir mesele değil. Hayatını o üniversite senin, bu üniversite benim geçirip, aile kurmayı erteleye erteleye artık mümkün değil denecek yaşlara geldiğinde, asıl istediğinin sadece bir çocuk olduğunu anlayan kadının mutsuzluğuyla ilgilenmemiz gerekmez. Neticede kendisine aile kurmak, istediği kariyerde ilerlemek veya aydınlanıp Zen ustası olmak yolunu bile açan modern dünyada yaşıyor. Onun biyolojik emre boyun eğmek istemesi hâlâ çocuk çocuk diye tutturması büyük talihsizlik.

Geçen gün biriyle hayatındaki boşluk hakkında konuşurken, bunun muhtemelen çocuk boşluğu olduğunu söyledim. Başarılı bir insana benziyordu ama hemen tüm başarılı insanlar gibi hayatının bir yerde boşluğa dönüştüğünü söyledi. Neticede çoğumuz yeri doldurulabilir işler yapıyoruz. Hayatında vazgeçilmez hissedeceğimiz kişilerin sayısı az. Evlilikler bile artık bu kadar kritiklik hissi vermiyor. Ayrıca başkalarının oyununda puan toplarken, kendi oyununuzun kurallarını yazamazsınız. Başkalarının oyunu da kadınlar için, artık erkeklerinkiyle aynı. Başarı, para ve sair edinilmişlikler.

Buradan çocuğun bütün kadınlar için geçerli bir mutluluk formülü olduğunu düşündüğüm çıkmasın. Batı'da asla çocuk istemiyorum diyen kadınların önemli bir oranda olduğunu okudum. Bunların bazısı herhalde değmez diye bakıyordur ama kendini anne görmek, asla annelik yapmak istemeyen çok kadın vardır. Yine de kadınların ekseriyeti için hâlâ biyolojik emir önemli. Bu sadece toplumun beklentisi değil. Bir kadın bir adada yalnız kalsa da çocuk edinmek isteyecektir. Toplumun biyolojik eğilimi biliyor olması, kendini bu eğilime göre şekillendirmiş olması, bu beklentilerin altında biyolojik etken olmadığını göstermez.

Bu durumda, kadınlara bütün yolların açılması gerçekten daha mı iyi, yoksa aslında biz erkekler zeki kadınların doktor olmasına imkan vererek, toplamda aldığımız sağlık hizmetinin kalitesini mi artırmaya çalışıyoruz? Kadınlar her şey olabilir şahsen benim işime geliyor. Bir aile sahibi olur, annelik yaparsa sadece kendisi ve etrafındaki üç beş kişi kazanmış oluyor. Meslek sahibi olursa toplumun geneline faydalı olmuş oluyor. Ebleh bir erkeğe muayene olup ölmektense, akıllı bir kadına muayene olup yaşamayı tercih ederim. Yine de bu tüm yönlerden bakıldığında kendisi için de daha kazançlı mı, orada biraz şüphem var.

O sebeple Hz Peygamber bugün olsa kadına nasıl davranırdı? sorusuna İslamcı feminist gibi cevap veremiyorum. Çünkü modern hayat tarzı için aksaklık üreten bir sorun olmakla beraber, çocuk sahibi olmanın insanlığın geleceği için hâlâ önemli olup olmadığına bir peygamberin nasıl bakacağını bilmiyorum. Kadınların çalışma gücüne katılmasının, her işi yapabilmesinin modern makine için iyi olduğunun farkındayım. Kadınların pek çoğunun fukaralık içinde aile sahibi olmak yerine, müreffeh bir yalnızlığı tercih edeceğinin de farkındayım. Peygamber hangi tarafta olurdu? Bu sorunun cevabını kısa yoldan veremeyiz.

[Virgüller] #Dogen #Shobogenzo #Budizm #mutluluk #çocuk #İslam #kadınlar