Virgul 23 Mayıs
İslam'ı savunmayı bir süredir kendime vazife görmüyorum. Hem ortalıkta bu kadar alim varken benim vazifem olmaması lazım, hem bunu yapacak kadar günahsız değilim, hem de Müslümanların ekseriyetinin söylediklerimi savunma olarak göreceğinden emin değilim. O sebeple de İslam'la ilişkili konuları mümkün mertebe doğrudan ele almamaya çalışıyorum. Bir de bıktım tabii, dine aşırı maruz kalmaktan savrulup gideceğiz.
Yine de dün bir konu dikkatimi çekti. Eski alim, yeni inkarcı birinin İslam'ın kadınlara bakışı konusunda söyledikleri ilginç geldi. Artık on yaşındaki çocukların bile diline dolayabildiği cariye ve polijini mevzuu. Adama (özetle) kadın konusundan ilhat etti demişler, o da kadın konusu olsaydı, cariye izni olan bir dinden neden çıkayım? demeye getiriyor sanırım.
Konu kadın olunca erkekler olarak bir aptallaşıyoruz. Buradaki tartışmanın seviyesi de öyle. Ben bu adamcağızın inanmıyorum artık bunlara demesini cesurca bulmuştum ama seviye buysa, inandığı zaman da o kadar derin değilmiş, varlığın özüne dair çilesi çekilmiş bir ızdırap yokmuş, ticareti oradan buradan devşirdiği lafları satmakmış. Meselenin bir anda bu kadar ucuzlaşmasının aklıma gelen anlamı bu.
Ben bilmiyordum bugünkü Müslümanların gidip bir yerden cariye alabildiğini. Şu sıralar naçizane hayli yardımcı olurdu bana, neredeymiş bu cariye pazarı mesela? 1400 yıldan fazladır çok farklı coğrafya ve kültürlerde yaşamış bir dini kitaplarda şunlar yazıyor diye eleştirmek için hiç yaşamamış olmak lazım. Evet, İslam'ın kaynaklarında sosyal güvenliğin bulunmadığı, maaş kavramının olmadığı, kadının kendi başına yaşamasının hemen hemen imkansız olduğu ve savaşta esir alıp bunları satmanın normal sayıldığı zamanlara dair hükümler var. Bu cariyelerin ne kadarı kadın köle gibiydi, ne kadarı odalıktı, bilmiyoruz ama bir kadının ölmemek, aç kalmamak, en azından yaşamaya devam etmek için böyle bir yolu olması, İslam'ın da bunu hukukileştirmesinde gocunacak bir taraf görmüyorum. Bunu bugün yapar mıyız? Hayır, yapmayız.
Bunun tartışılacak bir tarafı da yok aslında, Hammurabi Kanunları'nda bir ev yıkılır da içinde yaşayanın oğlu ölürse, binayı yapanın da oğlu öldürülür diyor. Usta evi çürük yaptıysa, oğlunun suçu ne diye soran olmamış. O zamanki hukuk sisteminde bugünkü gibi birey diye bir şey yokmuş demek ki, birinin oğlu, birinin karısı olmak varmış. Babasının suçuyla oğlunu yargılamamak bundan bir nebze daha ileri ama onda da zımnen bu ilişki kabul ediliyor. Yargılamıyoruz ama yargılayabiliriz de.
Kadınlar için işler daha bulanık. Oğul bir noktada erkeğe dönüşüyor ama kadınlar illa bir erkeğin idaresi altında. Bu kız çocuklarına isim verilmeyen Roma'da da böyle, İslam toplumlarında da böyle, kuralı işaret eden istisnalar dışında hep böyle. Kadının çalışmasının normal bulunmaya başlanması bile 80 sene önceki 2. Dünya Savaşı'nda. Kadının çalışmak zorunda kalması biraz daha önce ama neticede İslam'ın kadın konusunda bulduğu bir çözüm var, bu da onları kömür madenlerinde, tekstil fabrikalarında çalıştırmak yerine bir erkeğin birden fazla eşi olabilmesine ve köleliğe dayandırmış. O zamanki ekonomik şartlarda fuhuş dışında pek bir kariyer imkanı olmayan kadınlar için başının üstünde bir dam olup, çocuk doğurmak bile bir imkan sayılır.
Bütün bu şartlarda cariyelik veya teaddüd-ü zevcat bahsini açıp ağzımızın suyu aka aka hayal kuracağımızı düşünememişler. Onlar kadınlara bir yaşama imkanı sunduklarını sanıyormuş, biz burada her akşam grup seks partisi yaptıklarını anlıyoruz. Kadına ulaşmanın, evlenmenin ve geçimin o zamanki şartlarda, bugünkünden daha zor olduğunu düşünmüyoruz. Bugün de ikinci eş için zengin olmak şartken ve bugün zengin olmak o zamankinden çok daha kolayken, bütün bunların istisna olabileceğini düşünmek yerine ya İslam böyle bir din demeyi tercih ediyoruz. İslam böyle bir din olabilir ama biz de biraz salağız.
Çok eşliliğin sorumluluktan çok bir imkan olduğunu düşünmek için hiç evlenmemiş olmak lazım. İnsanların yediği lokmaların sayıldığı, nüfusun yüzde doksan beşinin tarıma dayalı olduğu bir düzende asıl mesele ikinci eşin getireceği haz değil, onun yiyip içeceği, üreteceği ekonomik yük. O imkanı bulabilen adamların da hayatı özgür değil, bugünkü gibi evdeki hanımdan sıkılınca Tinder'ı açıp kendine sevgili ayarlayacak durum yok. Kadınların hepsi bir erkeğin idaresinde olduğu için, sağa sola sarkarsan başına bir iş gelir. Birey olmamak kadınlar için aşağılayıcı olabilir ama erkeklerin kadına erişimini de engelliyor. Onun için modern erkek kadının bireyleşmesinin çok daha lehine olduğunu fark edip feminist olmuş.
Denklem bugünkünden farklı kurulmuş. Kadına ulaşmak istiyorsan sorumluluğunu almalısın. Kadın bağımsız olmadığı için sevgili olması mümkün değil, şimdiki gibi takılmak imkansız. İslam'ın kadınla ilgili hükümlerini bugünkü müesseselere alternatif görmek için hayattan hayli uzakta bulunmak lazım. Şimdiki sosyal düzende, ikisine de eşit mesafede bulunan bir adam dört kadınla evlenmeyi mi tercih eder, istediği zaman değiştirebileceği bir serbest sevgiliyi mi? Eşlerin sayısı dört de olsa, neticede dört aynı eş, kavgası bitmez, masrafı bitmez, dırdırı bitmez, onun çocuğuna bunu aldın, benimkine yan baktın... (Yazarken bile bir sıkıntı geldi.) Onun yerine sıkılınca değiştirebileceğin, ben artık elektrik alamıyorum deyip, başkasına gidebileceğin ilişkiyi mi tercih edersin?
Kadınlar için de benzer bir durum söz konusu ama çocuk sahibi olmak gibi bir mesele olduğu için evlenmek biraz daha cazip. Yoksa modern hayatın hedonist bir yaşam için sunduğu imkanları İslam'ın hükümleriyle mukayese etmek için hayli büyük düşünür olmak lazım.
İslam 1400 yılın, geniş bir coğrafyanın, pek çok yıkımın, acının, zaferin, kompleksin mirasını taşıyor. Tek bir İslam da yok, inanç açısından bile hem Müslüman olup neredeyse panteist bir Vahdet-i Vücutçu veya neredeyse mücessime bir Selefi olabiliyorsunuz. Yaşama biçimleri birbirinden fersah fersah farklı milyonlarca insanın ortak adı Müslüman. Kimisi için hayatının merkezindeki değer, kimisi için geçmişten gelen kültürel miras, kimisi için politik istismar aracı, kimisi için kolay yoldan kendini ahlaklı gösterebileceği bir sinyal, kimisi için tüm komplekslerini içine kusabileceği bir kuyu. Ortada tek bir İslam yok, onun için kadın/erkek meselesi de temelde kişisel bir mesele.
Kadınlarınıza ve erkeklerinize iyi bakın.
[Virgüller] #cariyelik #İslam #kadınlar #erkekler #modern-zaman #Hammurabi-Kanunları #çok-eşlilik