date: 2014-11-23 02:18:14 +0200

Şuradaki bir yazıda <http://mervesebnem.com/post/51997620169/basbakan-gemileri-neden-yakt>__ özetle deniyor ki, Erdoğan bu Gezi Parkı olayını bilerek alevlendirdi. Yurtdışında Türkiye ile pazarlığı olanlara, bilhassa Suriye konusunda eğer istediğim olmazsa, ülkedeki stabiliteyi yok eder, sizin yatırımlarınızı da heder ederim demek için hareket etti.

Erdoğan'ı dinlerken bu intibaı edinmeyi ben de istiyorum. Eyleme dair söylediklerinin gerisinde yontulmamış kasaba politikacısından öte bir üslup olduğunu, nobranlığından değil, yurtdışındaki veya yurtiçindeki siyasi rakiplerinin heyecanından faydalanmak istediğini umuyorum.

Hedefleri Suriye değil de, mesela tıkanmış Anayasa görüşmelerini kendine başkanlık yolunu açacak şekilde hızlandırmak, son dönemi olduğunu söylediği üçüncü döneminde bir erken seçim yapıp bu dönem sayılmaz, bir dönem daha demek veya parti içindeki muhtemel rakiplerine halk tarafından ne kadar sevildiğini gösterip, Cumhurbaşkanlığı için çıkabilecek pürüzleri önceden gidermek olabilir. Bunlara başka komplolar da ekleyebilirsiniz, ulusalcı olsam şu sıra meselenin aldığı yönden kuşkulanır, Erdoğan'ın olayları büyütüp olağanüstü hale yol açmaya çalıştığını düşünürdüm mesela. Diktatör Erdoğan ya, herhalde diktatörlüğünü bu şekilde kemale erdirmeyi planladığını veyahut bir şekilde iç savaş çıkarıp, planladığı İslam Cumhuriyeti'ni kurmayı tezgahladığını.

Velakin bütün bunlarda iki sorun var: Katılanlar da, Erdoğan da dahil kimse, bu olayların bu şekilde seyredeceğini bilmiyordu. Dışarıdan bakınca bu eylemlerin birkaç hafta önce Emek Sineması eylemlerinden bir farkı yoktu; bu memlekette entel dantel takımı böyle eylemleri ben bildim bileli yapar ve hiçbiri de işe yaramaz. Günler ve geceler boyunca süren eylemlerin, Vali'nin şark kurnazlığı yapmaya çalışıp sabahın 5'inde millete gaz tutmaya başlamasıyla alevlendiğini unutmayalım. Normal şartlar altında Vali gayet başarılı şekilde direnişi kırar, eylemcileri bir gece gözaltında tuttuktan sonra mesele unutulurdu. Geriye bakıp komplo teorisi yazmak kolay ama işin içinde insan psikolojisi olduğunda, böyle incelikli tezgah kuramazsınız.

İkinci mesele Erdoğan'ın seçilmiş, vatandaşından oy bekleyen bir politikacı olarak herhangi bir karışıklıktan en fazla zarar görecek taraf olmasıdır. Batılı firmalara iğne batırmak için kendine çuvaldız batıracağını iddia etmek tuhaf. Bu konu gidip Suriye'de karışıklık çıkarmaya benzemez. Bir gecede %5 oy kaybedersin, bir haftada %10 oy kaybedersin. Yarın Batılı adam seni ülkesinde istikrarı sağlayamayan biri olarak görür, muhalefet sapıtır, belki delinin biri eline silah alıp odanı basar. Hasılı böyle bir karışıklığın ülkede en fazla zarar vereceği taraf, ne Batı, ne Doğu, sadece Erdoğan'dır.

Bu millet militanlıktan hoşlanmadığını, Cumhuriyet mitinglerini kös dinleyip, sandıkta %47 oy vererek gösterdi. Gördüğümüz kadarıyla Türk siyasetinde militanlaşmayı körüklemek ters tepiyor. Erdoğan için de benzer analizleri müteakip seçimlerde muhtemelen herkes yapacak.

Ben meseleyi daha basit düşünüyorum: Literatürde Hanlon'un usturası <https://en.wikipedia.org/wiki/Hanlon's_razor>__ diye geçen bir kural beceriksizliğe (veya aptallığa) atfedilebilecek bir yanlışı kötü niyetle açıklama diyor. Ben de burada Erdoğan'ın hala olayları doğru okuyamadığını, ona siyasi kurt olarak bakmaya çalışsak da baltayı taşa vurduğunu düşünüyorum.

Nobran üslubu, dikleşmeden dik durma siyaseti ortada başka siyasi aktörler de varken işe yarıyordu. Mahallenin kabadayılarına karşı kendisi delikanlımızdı. Ancak kabadayılar yenilip, ordu siyasetten çekilince, üslup rahatsız etmeye başladı. Bunun farkında olan yakın çevresinin, Bülent Arınç'ın, Gül'ün, Topbaş'ın konuyla ilgili açıklamaları onun söylediklerini düzeltmeye çalışır meyanda. İçlerinden (veya dışlarından) Erdoğan'ın Fatih Altaylı'ya söyledikleri hakkında ne düşündüklerini merak ediyorum. Twitter toplumların belası mı? Bu adam mıydı, Amerika ziyaretinde Silikon Vadisi'ni gezen?

Neticede sonraki yakıp yıkma da dahil olmak üzere, bu işin sorumluluğunu Erdoğan'ın üzerinde görüyorum. Bu memlekette bir karışıklık olsa da polise saldırsak diyen az grup yok, bunu bilmiyor değil. Bu işlerin zıvanadan çıkması ülkenin Başbakanı olarak onun umurunda değilse, sokaktaki adamın, ezeli muhalifin, ekşi Kemalist'in, falanca örgüt mensubunun umurunda olmasını da bekleyemeyiz. Onlar yanlış yapacak, sen düzelteceksin.

Özür dileyeceğini ummuyorum, Roboski gibi daha büyük felaketler için özür dilemedi. Bununla beraber bu işin kendisi için pek hayırla neticeleneceğini de sanmam. Onu iktidara götüren, bugün eylemcilere sataşan ve her yaptığını güzelleyen militan AKP'liler değildi, kime oy vereceğinin kararını nezaketle vermeye çalışan sessiz çoğunluk onu iktidara getirdi. Militan AKP'lileri fazla konuşmaya başlatırsa, sonlarının sabah akşam Atatürk'ten bahsedip, ikrah ettiren ulusalcılar gibi olacağını da gözden kaçırmamak lazım.

Edit: Bu yazıda ele almadığım bir ihtimali sonraki bir yazıda ele aldım.

[Siyasetgede]