Kamp
Huston Smith'in şu an adını hatırlayamadığım ve dünyanın belli başlı dinlerini anlattığı kitabında bir gün yeryüzünde tek bir din olabilir mi? sorusuna verdiği bir cevap vardır. Belki bir gün olabilir ancak ertesi gün insanlık yeniden ikiye bölünür der.
Fikirlerimizi, inançlarımızı sadece kim olduğumuz değil, kim olmadığımız da belirler. İnsan kendine benzer başka insanları sadece biyolojik olarak değil, onlara aynı düşünceleri aşılayarak da ürettiğinin farkındadır. Biyolojik annebabanın, çok zaman fikri annebaba olmadığı bellidir. İnsanların arasındaki fikri kamplaşmaların sebebi de çok zaman bu fikirlerin içeriği değil, falanca gibi düşünüyor olmamak veya filanca gibi düşünüyor olmak meselesine iner. Kime benzemek istiyorsa, insan onun fikirlerini daha doğru kabul eder ve benzemek istemediklerine kıyasıya yıkıcıdır.
O sebeple kamplaşmanın büyük bir anlamının olduğundan şüpheliyim. İnsan her konuda saçmalayabilir, belli bir ölçüsü olmayan yumuşak (ama derin görünümlü) konularda saçmalamanın da sonu yoktur. Ben farklı düşünüyorum, farklı inanıyorum diyebilmek için kendine bir problem uydurup, onun etrafında laf üretmek de her zaman mümkündür. Bu lafların içeriğini belirleyen de, mantık, hakikat veya sair yüksek kavramlardan çok, kime benzemek istemediğidir.
Önce kamplar oluşur, sonra bunların içi çeşitli doktrinlerle doldurulur. Önce doktrin oluşturup, sonra bundan kamp yapmaya çalışanların bu işlerden pek anlamadığını söyleyebiliriz.
[İslam ve Teslim]