Kaptan Ali'nin Mars Macerası
Ferzan için 8. doğumgünü armağanı.
Kaptan Ali bir sabah yine yatağından müzik sesiyle uyandı. Piyano dinleyerek uyanmayı çok severdi. Kişisel robotu onu her sabah farklı bir piyano eseriyle uyandırırdı. Bu sabah Debussy'nin bir bestesini çalıyordu.
Kaptan Ali evinde olduğu her sabah, sırası belli işler yaparak uyanırdı. Bunun onu güne daha iyi hazırladığını farketmişti. Uyandıktan sonra yatakta robotu ona hava durumunu ve mesajlarını okur, o gün yapması gereken işleri söylerdi. Sonra kalkıp ılık bir duş alırdı. Kaptan Ali uyurken bile terlediği için çok sık duş alırdı. Suyu da çok severdi.
O gün gemisiyle önce Dünya'nın yörüngesine çıkıp, yörüngede elektrik üretmek için gerekli Toryum alıp, bunları Jüpiter'in uydusu Europa'ya götürecekti. Kaptan Ali'nin çok büyük bir uzay lokomotifi vardı, buna onlarca uzay vagonu bağlayıp gezegenler arası yük taşıyabiliyordu. Kaptan Ali'nin 30 kişilik bir mürettebatı vardı. Genellikle enerji üreten elementler ve altın gibi değerli madenler taşıdığı için gemisinde asker robotları da olurdu. Vagonları da eklendiğinde, gemisinin uzunluğu on kilometreyi bulurdu.
Kaptan Ali gemisini bıraktığı uzay üssüne gitmek için bir robotaraba çağırdı. Robot arabalar alçaktan uçuş yapan ve yolcuyu kısa mesafelere götüren araçlardı. Eskiden herkes kendi arabasını kullanıyormuş ama artık kimse araba kullanmıyordu. Robotarabalar çağrılınca geliyor ve her zaman temiz ve bakımlı oluyordu.
Uzay üssüne ulaştığında yardımcısı Evren geminin hazır olduğunu söyledi. Uzay gemileri Dünya'nın çevresine roketlerle çıkarılıyor, oradan da kendi motorlarıyla yol alıyordu. Kaptan Ali'nin gemisi uzayda ışık hızının binde birine yaklaşan bir hız yapabiliyordu ama o hıza ulaşması için Dünya'nın yerçekimi alanından uzaklaşmış olması gerekiyordu.
Dünya ile Jüpiter, Güneş'in etrafında dönüyordu. Bazı zamanlar Güneş'in aynı tarafında, bazı zamanlar karşı tarafında oluyorlardı. Jüpiter'e gidecek gemiler, Dünya ile Jüpiter aynı tarafta olduğu zamanlarda gidiyorlardı. Bu zamanlarda iki gezegenin arasındaki uzaklık 600 milyon kilometre civarında olurdu. Kaptan Ali'nin gemisi bu yolculuğu 25 günde tamamlayabiliyordu.
Mürettebatı da hazırdı ve gemide onu bekliyordu. Robotların hepsi binmişti. Kaptan Ali uçuştan önce gerekenlerin yer aldığı bir kontrol listesini aldı ve bütün gerekenleri bir defa daha kontrol etti. Kontrol listelerinin çok önemli olduğunu öğrenmişti. Sırasıyla tüm geminin uçuşa hazır olup olmadığını kontrol etti. Sonra kaptan köşkündeki yerine oturdu ve geri sayıma başladı.
Geri sayım bittiğinde havalandılar. Roketler onları yörüngeye taşıdı. Uluslararası Toryum Reaktörüne bağlanmak için üç saatlik bir yolculuk yaptılar.
Toryum ve Plutonyum gibi elementler nükleer reaktörlerde enerji üretmek için kullanılıyordu. Bu elementlerin atıkları canlılara zarar verebildiği için çok dikkatli kullanılmaları gerekiyordu. Dünya üzerindeki nükleer reaktörlerde yaşanan patlamalardan sonra insanlar nükleer enerji üretimini yörüngeye taşımıştı. Nükleer elementler de yörüngede üretiliyor ve yörünge reaktörlerinde enerji çubuklarını şarj ettikten sonra kalan atıkları Güneş'e doğru atılıyordu. Bu sayede dünya ve yörüngesinde herhangi bir nükleer atık kalmıyordu.
Kaptan Ali'nin görevi Uluslararası Toryum Reaktöründen yirmibin ton Toryumu yeni kurulan Jüpiter uzay üssünün reaktörüne götürmekti. Gemisiyle reaktöre yaklaştıktan sonra her birinde bin ton Toryum olan, yirmi vagonu gemisine bağladı.
Uzayda kütleçekimi olmadığı için, bu büyük yükü gemisiyle çekebiliyordu. Kaptan Ali'nin gemisi gibi, vagonları çekebilen büyük gemilere Uzay Treni adı veriliyordu.
Kaptan Ali'nin yolculuğu olaysız başladı. Jüpiter'e doğru yol aldıkları 25 gün boyunca çeşitli oyunlar oynadı, film seyretti, matematik problemleri çözdü, geminin güvertesinde yıldızları seyrederek spor yaptı, kitap okudu ve okumaktan sıkılınca yardımcı robotlarından birinin okuduğu kitapları dinledi. Gemi Mars ve Jüpiter arasındaki astroid kuşağından geçerken daha dikkatli olmak gerekiyordu ama oralarda da radarları sayesinde hiçbir tehlike yaşamadan seyirlerine devam ettiler. Arada bir dünya ile iletişim kuruyor, arkadaşlarıyla konuşuyor, anne ve babasına mesaj atıyordu.
Jüpiter'in uydusu Europa'ya yaklaştıklarında dünya zamanıyla 23 gün geçmişti. Gemisinin motorlarını tersine çalıştırarak yavaşlamaya başladı. Bu yavaşlama işlemi bir gün kadar sürüyordu, sonunda Europa'nın yörüngesine girdiler ve uzay üssüyle iletişime geçtiler. Europa uzay üssünün komutanı General Naval bir Hindistanlıydı. Yeni kurulmakta olan üssün enerji ihtiyacını karşılamak için gereken Toryum'un geldiğini öğrenince çok sevindi.
Kaptan Ali, Toryum vagonlarını birer birer gemisinden ayırarak, Europa'ya indirdi. Yolculuğun en tehlikeli kısmı buydu, çünkü kazalar en çok inişler sırasında oluyordu ve ustalık gerektiren bu manevraları Kaptan Ali'nin kendisi yapması gerekiyordu.
20 vagonun her birini indirdikten sonra, vagona bağlı bir mekikle tekrar yörüngeye çıkıyor ve diğer vagonu indiriyordu. 20 vagon bittikten sonra General Naval, Kaptan Ali ve mürettebatını dinlenmek için üsse davet etti. Kaptan Ali uzun yolculuk ve vagonların bırakılması işleminden dolayı yorulduğu için kabul etti.
Europa uzay üssünde 200 kişi çalışıyordu. Çok büyük bir altın madeni olduğu için burada bir üs kurmaya karar vermişlerdi. General Naval, Kaptan Ali'ye Dünya'ya göndermek istediği ikibin ton kadar altın olduğunu söyledi. Kaptan Ali bunun için hazırlıklı olmadığını, altın kıymetli olduğu için uzay korsanlarının ilgisini çekeceğini, gemisinin yeterince savunmasının olmadığını söyledi.
General Naval ısrar etti. Kaptan Ali'ye ne kadar iyi bir kaptan ve pilot olduğunu bildiğini, üssün de bu altınlar yüzünden saldırıya uğrayabileceğini anlattı. Kaptan Ali, kendisine söylenen güzel sözleri duyunca yumuşadı ve General Naval'ın söylediği sözlerle ikna olarak altınları Dünya'ya götürmeye ikna oldu.
General Naval, üsteki işçilere altınları vagonlara doldurmalarını söyledi. İkibin ton altın, üç uzay vagonuna sığıyordu. Kaptan Ali bu vagonları Europa'dan çıkarmak için gemisin üsse indirdi. Yardımcısı Evren, Kaptan Ali'ye tedbirsiz olarak yola çıktıklarını ve geminin yolda saldırıya uğrayabileceğini söyledi. Kaptan Ali de bunu bildiğini ama General Naval'i kıramadığını söyledi. Evren'e saldırıya uğrarlarsa dayanabileceklerini anlattı. Evren ikna olmadı ve korsanların gemilerinin çok tehlikeli ve güçlü olduğunu söyledi. Kaptan Ali söz verdiği için yola çıkmak zorunda olduğunu söyledi.
Bir sonraki gün Kaptan Ali gemisiyle yola çıktı. Europa uzay üssünde çalışan birinin, Astroid kuşağındaki uzay korsanlarına haber verdiğini bilmiyordu.
Jüpiter'in yörüngesinden çıkıp, gemiyi hızlandırınca kısa sürede tekrar Astroid kuşağına girdiler. Astroid kuşağına girdikten sonra büyük astroidlerden birinin arkasından çıkan büyük bir korsan gemisi, güç alanı oluşturarak onları yavaşlattı. Bunu farkeden Evren, hemen Kaptan Ali'ye haber verdi. Kaptan Ali de, yavaşlamayı hissetmiş ve hemen kaptan köşküne doğru koşmaya başlamıştı.
Korsanların gemisi bir Uzay Kruvazörüydü. Dünya'daki Uzay Kuvvetlerinden bir grup asker, 20 yıl kadar önce isyan etmiş ve Mars ve Jüpiter arasındaki astroid kuşağında korsanlık yapmaya başlamıştı. Zaman içinde buradan geçen ve değerli maden yüklü gemilere saldırmaya başlamışlardı. Kaptan Ali'nin korktuğu başına gelmişti.
Korsanlar gemiye doğru yaklaştı ve kısa sürede roketlerini ateşlemeye başladılar. Kaptan Ali geminin güç kalkanlarını açtı. Bunların uzun süre dayanamayacağını biliyordu. Ayrıca güç kalkanları altın yüklü vagonları korumuyorlardı. Korsanlar vagonlar ve gemi arasındaki bağlantıları vurdular ve vagonlar gemiden koptu. Kaptan Ali bunun üzerine karşı saldırı yapmak için lazerlerini ateşledi ama korsanların gemisinin, buna karşı koyacak kadar zırhı vardı.
Korsan gemisi iletişime geçerek Kaptan Ali'ye, vagonları bırakırlarsa gitmelerine izin vereceklerini söyledi. Kaptan Ali buna cevap vermedi ve gemisini tam savaş konumuna aldı. Çok usta bir pilot olduğuna ve korsan gemisinin hayati bir kısmını vurarak etkisiz hale getireceğine inanıyordu.
Korsanlar da güç kalkanlarını çalıştırdılar ve Kaptan Ali'nin gemisine doğru saldırıya geçtiler. Kaptan Ali, onların gönderdiği roketlerden manevralarıyla kaçabiliyordu. Korsanlar da zırhları ve güç kalkanı sayesinde, Kaptan Ali'nin lazer ve roketlerinden etkilenmiyordu. Kaptan Ali, bilgisayarına korsanların gemisinin bir planını çıkarmasını söyledi. Zırhların birleştiği yerlerde zayıf noktalar olabileceğini ve lazerini bu noktalara atarsa korsan gemisine zarar verebileceğini düşündü.
Bunun için geminin bütün gücünü tek bir lazere yoğunlaştırdı ve hızla korsan gemisinin güç kalkanına doğru gitmeye başladı. Korsan gemisi, Kaptan Ali'yi yavaşlatmak için bütün motorlarını durdurmuş ve Yavaşlatma Ağı adı verilen bir tür güç alanı oluşturmuştu. Kaptan Ali, korsanların güç kalkanına hızlıca giremediği için, gemisi hızla kalkana çarptı ve kontrolünü kaybetti.
Kaptan Ali'nin gemisinde her yerde alarmlar çalmaya başladı. Yeniden kontrolü ele almaya çalıştı ama gemisi savrulmaya başlamıştı. Dört motorundan ikisi hasar görmüştü. Birinci Yardımcısı Evren, gelip Kaptan Ali'nin omzuna dokundu ve sanırım kaçmalıyız, artık savaşamayız dedi. Kaptan Ali, Evren'e baktı bir kere daha deneyebiliriz diyerek motorlara tam güç verdi, lazerleri açtı ve korsan gemisine doğru tüm roketlerini ateşledi.
Böyle bir saldırıyı beklemeyen korsan gemisinin motorları da Kaptan Ali'nin ateşlediği roketlerden hasar gördü ama Kruvazör cinsi bir gemi olduğu için daha güçlü olarak yoluna devam edebilirdi. Kaptan Ali, artık ateşleyeceği bir silahı olmadığını görünce, gemisini hızlıca geri çevirdi. Korsan gemisi ise roketlerini ateşledi ve Kaptan Ali'nin gemisinin kalan iki motorundan birini de yok etti.
Kalan tek motoruyla kaçmaya çalışacaklardı. Kaptan Ali kalan tek motora tam güç verdi ve gemi bilgisayarına Mars'a doğru yol almasını söyledi. Gemi bilgisayarı bir süre cevap vermedi. Bir süre sonra Evren koşarak gelip, bilgisayarın da acil durum sinyali vererek kapandığını, mürettebattan da yaralılar olduğunu söyledi.
Kaptan Ali, Evren'e bakıp, sen söylediğinde kaçmalıydık sanırım dedi. Evren şu an bunu düşünme, hata yaptın ama şu an bu hatanı düşünürsen, daha büyük hatalar yaparsın dedi. Kaptan Ali, kontrol paneline baktı, Evren'e yaralıları revire taşımasını söyledi. Korsan gemisinin peşlerinden takip edip etmediğine bakmak için radarı kontrol etti. Korsan gemisi uzaklaşıyordu, yani takip etmeyi bırakmışlardı.
Yakıt tankları da arızalandığı için Dünya'ya kadar yol alamazlardı. Mars'taki uzay üssüne gidip gemiyi tamir etmeleri gerekiyordu. Ayrıca Europa üssünün komutanına da bilgi vermeliydiler.
Kaptan Ali, geminin bilgisayarı bozulduğu için kendi bilgisayarında Mars'a doğru bir rota çizdi. Önce astroid kuşağından geçecek, sonra Mars'a yakın bir noktada ona doğru yol alacaklardı. Normalde seyir bilgisayarı, bütün hesapları kendi yapardı ama bozulduğu için Kaptan Ali hesapları bilgisayarında yapıp, Güneş'in konumuna göre bir rota çizdi.
Mars ve Jüpiter, güneşin aynı tarafında olduğu için şanslıydı. Çizdiği rota Mars'ın yörüngesine girmesini sağlayacak, ondan sonra da yardım isteyebilecekti.
Geminin hızlandırıcıları zarar gördüğü için bu yolculuk çok daha uzun sürecekti. Çalışan tek motorlarıyla ışık hızının binde birine çıkmaları mümkün değildi, ayrıca kalan tek motorlarını da kaybetmek istemezlerdi. Onun için çizdiği rotanın yaklaşık 100 gün süreceğini hesap etti.
Yardımcılarını ve mürettebatını geminin konferans salonunda toplayıp, onlara olanları anlattı. Korsanlarla olan mücadelede 28 kişi yaralanmış ama Allahtan kimse ölmemişti. Gemiyi Mars'a götüreceklerini, orada ihtiyacı olanları başka bir gemiyle Dünya'ya göndereceğini anlattı.
Kendisinden sonra yardımcısı Evren söz istedi. Kaptan Ali onun iyi şeyler söyleyeceğini düşünüyordu ama Evren, altınlar ve korsanlar konusunda kendisini uyardığını, onun bunu kabul etmediğini söyledi. Kaptan Ali'nin artık kaptanlık yapmasının uygun olmadığını, Mars'da inip kendisine başka bir gemi bulması gerektiğini söyledi.
Gemide isyan başlamıştı. Mürettebatın da büyük kısmı Evren'in söylediklerini alkışladı. Salonda Kaptan Evren, Kaptan Evren diye tezahürat yapmaya başladılar.
Kaptan Ali, durumu nasıl düzelteceğini bilmiyordu. Onun için onlara, tamam dedi, Mars'a gidince gemiden ineceğim ve geminin kumandasını Evren'e bırakacağım dedi.
Peki, ya, geminin sahibi hala sen mi olacaksın? dedi Evren.
Geminin sahibi ben değilim, biliyorsun
Evet, gemi başkasına ait, patronun bu konuda ne diyecek bakalım.
Geminin kumandasını sana devretmeme itiraz etmez ama onu sana veremem, çünkü geminin sahibi ben değilim dedi Kaptan Ali.
Mürettebat yeniden tezahürat yapmaya başladı. Gemi bizimdir, gemi bizimdir diyorlardı.
Durumun giderek kötüleştiğini gören Kaptan Ali, sahneye tekrar çıkıp, eğer sakinleşmezseniz robotların hepsini kilitlerim. Robotların şifreleri bende ve onlar olmadan Mars'a ulaşamayız dedi.
Mürettebat çığlık atmaya devam ediyordu. Gemi bizimdir. Gemi bizimdir.
Evren o sıra Kaptan Ali'ye dönüp, seni hapsedersek, şifreleri de vermek zorunda kalırsın dedi ve yanındaki iki adama Kaptan Ali'yi işaret etti. Onlar da Kaptan Ali'yi kollarından tutup, sahneden indirdiler. Sonra da bir odaya götürüp, kapısını kilitlediler. Robotların şifrelerini vermezsen, seni buradan çıkarmayız dediler.
Kaptan Ali, şifreleri vermeyeceğim dedi. İstediğiniz kadar bekleyebilirim burada, gemi bana ait olsaydı size verirdim ama benden bana ait olmayan bir şeyi vermemi beklemeyin.
Gemideki insanların komutası Evren'e geçmişti ama robotlar hala Kaptan Ali'nin kontrolündeydi. Kaptan Ali bir bilgisayara ulaşırsa, bütün robotları kilitleyebilirdi ama Kaptan Ali'yi kapattıkları odada bir bilgisayar yoktu.
Robotlar kendilerine verilen işi yapmaya devam ettiler. Evren geminin rotasını değiştiremeye yetkiliydi ama robotlar onu dinlemezse, yemek bile hazırlayamazlardı. Geminin bakım ve onarım işlerini de robotlar yapıyordu. Kaptan Ali bildiği şifreleri vermezse, robotların görevlerinde değişiklik yapamazlardı.
Kaptan Ali'nin yemeğini kapatıldığı odaya götürüyorlardı. Her insanın bir yardımcı robotu olduğu gibi Kaptan Ali'nin de vardı, yemeğini normalde olduğu kaptan köşküne getiriyordu. Orada Evren robottan yemeği alıyor ve bunu ben kendisine veririm diyordu. Kaptan Ali'nin robotu ilk üç gün itiraz etmeden verdi, ancak dördüncü gün Kaptan Ali'nin kendisini görmem gerek, 72 saattir haber alamıyorum dedi.
Evren robotlarla tartışmaması gerektiğini biliyordu. İnsanlardan çok çok güçlüydüler. Kendisi biraz hasta diyecek oldu ama robot da o halde onu biraz muayene etmeliyim diye cevapladı. Evren panikledi. Robot Evren'in paniklediğini görünce Kaptan Ali'yi hemen şimdi görmeliyim, eğer görmezsem gemide isyan olduğunu merkeze bildirmem gerekecek dedi. Evren bu sefer yemeği beraber götürebileceklerini söyledi.
Kaptan Ali odasının kapısını açtığında robot ona merhaba efendim. 72 saattir sizi göremediğim için bu sefer yemeğinizi ben getirmek istedim dedi. Kaptan Ali teşekkkür ederim. yemek getirmek görevin, yaptığın her görev seni daha iyi yapacak dedi. Bunu duyan robot elbette efendim diye cevap verdi ve yemeği bırakarak hızla uzaklaştı.
Kaptan Ali'nin söylediği yaptığın her görev seni daha iyi yapacak cümlesi aslında bir şifreydi. Bütün robotları acil duruma al ve gemiyi kilitle demekti. Robot geminin sistemine ve çeşitli donanımlarına sinyaller göndererek, bütün sistemlerin kapanmasını sağladı. Gemi kararmış, sadece yaşam destek üniteleri çalışarak Mars'a doğru yol almaya devam ediyordu.
Evren, Kaptan Ali'nin robota söylediğinin bir acil durum şifresi olduğunu anladı. Ancak Kaptan'la anlaşmaktan başka bir şey yapamazdı, çünkü geminin su dönüşüm ünitesi bile bir robottu ve o olmadan gemide içme suyu tehlikeye giriyordu.
Evren ve iki adamı Kaptan Ali'yi hapsettikleri odaya gittiler. Kaptan onlara herhangi bir şekilde anlaşmayacağını, Mars'a ulaştıklarında hepsinden şikayetçi olacağını söyledi. Kendisine zarar verirlerse, geminin asla Mars'a ulaşamayacağını da ekledi.
Gemide bir panik yayıldı. Mürettebatın çoğu Kaptan Ali'nin bu hamlesinden sonra fikir değiştirmişti. Kaptan Ali'ye kötü davrandık, aslında o bizim iyiliğimizi istiyordu dediler. İnsanların fikirleri çok kolay değişiyordu.
Birkaç gün önce Kaptan Ali'ye karşı isyan eden kişiler, geminin suları akmamaya başladığında, bu sefer Evren gitsin, gemiyi Ali olmadan yönetmesi mümkün değil demeye başladılar. Kaptan Ali'nin bulunduğu odanın kapısında, Evren'in adamları nöbetçi olarak bekliyordu ama onları yakaladılar ve Evren'le beraber, Kaptan Ali'yi attıkları yere attılar.
Kaptan Ali yeniden görevinin başına döndü. Evren ve iki adamını, robotların deposuna aldırdı. Yardımcı robotları onlara yiyecek götürmekle görevlendirdi. Robotlardan başka kimsenin yanlarına yaklaşmamasını söyledi. Robotları kandıramazlardı.
Geminin bilgisayarlarını ve robotları yeniden çalıştırdı. İsyan sırasında bilgisayarın tamiri yarım kalmıştı, onu yaptı. Tamirci robotlara geminin motorlarını tamir etmelerini söyledi. Mars'taki üsle iletişim kurulacak mesafeye gelince onları aradı ve saldırıya uğradıklarını anlattı. Europa üssünden gelen altınların korsanların eline geçtiğini söyledi.
Mars üssündekiler ona çok şaşırtıcı bir bilgi verdiler. Kendileri saldırıya uğradığı zamanda, Europa üssü de korsanların çok büyük bir saldırısına uğramıştı. Altınları bulamayan korsanlar, Europa'yı yakıp yıkmış ve orada çalışanları kaçırmışlardı. General Naval'den haber alınamıyordu.
Kaptan Ali bunu duyunca şok oldu. Mürettebatını yeniden salonda topladı ve korsan tehlikesinin düşündüklerinden çok daha büyük olduğunu ve ucuz atlattıklarını anlattı. Mars üssünde gemiyi tamir edecekler, yaralıları iyileştirecekler, isyan eden Evren ve iki adamını da şikayet edeceklerdi. Kaptan Ali mürettebatın da onlara uyduğunu unutmamıştı ama Mars'a gidinceye kadar gemideki insanlarla iyi geçinmesi gerekiyordu.
Geminin ikinci motoru tamirden sonra çalışmaya başladığı için biraz daha hızlandılar ve kırkbeş gün kadar sonra Mars'a ulaştılar.
Mars üssüne iniş için uzay karantinası ekiplerinin gelip gemiyi kontrol etmeleri gerekiyordu. İnsanların o güne kadar bilmediği bazı hastalıkların ortaya çıkabileceğinden endişe ediyorlardı. Üç gün boyunca doktorlar gelip, bütün mürettebatı muayene etti, kan tahlillerini yaptı. Mürettebatın ikisinde uzay humması adı verilen bir hastalık çıkmıştı. Europa üssünde bunun çok görüldüğünü, orada mutasyona uğramış bir bakterinin insanlara bulaştığını söylediler. Hastalanmış kişiler ayrı bir ambulans gemiyle hastaneye götürüldü. Diğerleri de Mars'a inmek için hazırlandı.
Mars üssüne indiklerinde, Kaptan Ali üs komutanı General Çebişev'le görüşmek istedi. General da onu görmek istiyordu. Europa üssüne saldıranlara karşı bir harekâta girişeceklerdi, onun hazırlıkları sürüyordu. Kaptan Ali General'le konuşunca bütün olanları anlattı. Üste yeterli asker bulunmadığı için, General Naval'ın altınları kendisine verdiğini ve onların nasıl çalındığını anlattı. Daha sonra mürettebatın isyan ettiğini ve kendisinin de gemiyi robotlar yoluyla nasıl ele geçirdiğini anlattı.
General Çebişev isyan eden mürettebatı tutuklayacaklarını, ceza alacaklarını ve bundan sonra gemilerde çalışamayacaklarını söyledi. Kaptan Ali isyan edenlerin aslında üç kişi olduğunu, onlar tutuklanırsa diğerlerinin hatalarından döndükleri için affedilmelerinin daha iyi olacağını söyledi. General, Kaptan Ali'nin söylediklerini kabul etti ve Evren ve iki arkadaşının tutuklanarak hapse atılmasını emretti.
General, Kaptan Ali'ye, Europa'dan alıp korsanlara karşı kaybettiği altınlar hakkında biraz daha soru sordu. Korsanların gemisini anlatmasını istedi. Astroid kuşağında yaşayan üç korsan grubu var dedi, sana saldıranlar bunların en küçüğü olan Kırmızı Kemikler adındaki grup olmalı. O gemileri en büyük gemileri ve altınları tekrar ele geçirmemiz kolay. Europa üssüne saldıran korsanlarsa en büyük korsan grubu olan Siyah Bulut grubu. Onlarla başetmek zor çünkü her yerde ajanları var, bu üste olanları bile bildiklerini düşünüyorum dedi.
Kaptan Ali, yapılacak operasyona katılmaktan onur duyacağını ancak önce gemisinin sahibini arayıp bilgi vermesi gerektiğini söyledi. General o gemi artık iflah olmaz, tamir edilmesi en az altı ay sürer, seni bizim gemilerden birine almayı düşünüyorum dedi. Kaptan Ali, geminin sigorta işlemleri bittikten sonra tekrar geleceğini söyledi.
Kaptan Ali geminin sahibini aradı. Olayları anlattı. Patronu Kaptan Ali'nin altınları yanına alarak gereksiz bir risk aldığını söyledi. Bundan dolayı işinden atılabileceğini anlattı. Kaptan Ali de, patronun haklı olduğunu, kendisinin de hatasının farkında olduğunu söyleyerek özür diledi. Ancak yaptığının sonunda doğru bir yere çıktığını, aldığı sorumluluk sayesinde Europa üssündeki altınların geri alınacağını anlattı.
Patronu Kaptan Ali'yi işten atmak yerine, bir süre izin vermeyi uygun buldu. Bu sayede Kaptan Ali askeri operasyona da katılabilecekti. Gemideki hasarın tamir edilmesi için bir uzay tersanesine gitmesi gerekiyordu. Mars'taki tersane daha iki ay doluydu ve bu nedenle zaten beklemesi gerekecekti.
İki gün sonra General Çebişev askeri bir gemide kaptan olarak görev yapacağını söyledi. Kaptan Ali'nin pilotluk becerileri çok meşhurdu. Zaten korsanların saldırısından kurtulurken yaptığı manevraların da çok etkisi olmuştu. Bu nedenle onun Barbaros sınıfı güçlü bir Uzay Kruvazör'ünün kaptanı olmasına izin vermişlerdi.
General, Kaptan Ali'ye korsanlara karşı gerçekleşecek seferin bir hafta sonra başlayacağını söyledi. Kaptan Ali bu arada Dünya'daki arkadaşlarıyla ve ailesiyle görüntülü konuşmalar yaptı, üste bulunan sinemalarda dünyadan gelen yeni filmleri seyretti ve konserlere gitti.
Bir hafta sonra General'in söylediği yerde bulundu. Kruvazör Mars yörüngesindeydi ve ona çıkmak için kayık gemiler kullanılacaktı.
Kayık gemilerle, Kruvazör'e çıktıktan sonra General Kaptan Ali'ye gemiyi anlattı. Üç gün süreyle gemide eğitim alacak ve nasıl kullanılacağını öğrenecekti. Daha önce bu derece büyük ve sağlam bir uzay gemisi kullanmamıştı.
Korsanlara karşı gerçekleşecek seferin uzay filosunda yedi ana gemi, dört de yardımcı gemi vardı. Barbaros C isimli gemi bu ana gemilerden ikinci büyük olanıydı. En önce seyredecek gemi de Kaptan Ali'nin gemisiydi, çünkü korsan gemisinin özelliklerini biliyordu.
Gemilerin motorları çok güçlü olduğu için Kaptan Ali'nin 3 ayda gelebildiği çatışma bölgesine, 10 günde geri döndüler. Saldırının olduğu uzay koordinatlarına ulaştıklarında, korsanların oradan çoktan ayrılmış olduğunu gördüler.
Oradan sonra filo üçe bölündü ve aramaya başladı. Korsanların hangi astroidde bulunacağını gösteren çeşitli izler vardı, uzay gemileri diğer tüm araçlar gibi çalıştıklarında iz bırakıyordu ve çok hassas detektörler sayesinde bu izleri bulabildiler.
Filonun öncelikli görevi, Europa üssünün altınlarını geri almaktı. Kaptan Ali'nin gemisi, astroid kuşağındaki en büyük astroidleri taramaya başladı, güneşin çevresinde astroidlerin döndüğü yönün tersine gidiyorlardı. Diğer bir grup da astroidlerin döndüğü yöne gidiyordu. Üçüncü grup da bulunduğu yerde gözlem yapacak ve diğer gruplardan biri korsanlara rastladığında yardıma gidecekti.
Aramalarının üçüncü haftasında, astroid kuşağının en büyük astroidlerinden biri olan Pallas'ın yörüngesine girdiler. Kalıntı detektörleri korsanların kısa süre önce burada olduğunu işaret etti. Gemilerinin ayak izinden hangi yöne doğru gittiklerini kestilebiliyorlardı ancak korsanların burada uzun süre kalmış olduğunu görünce, Pallas'ın yüzeyinde arama yapmaya başladılar.
Pallas'ın yüzeyindeki üç altın vagonunu bulmaları birkaç saatlerini aldı. Keşif robotları Pallas'ın tüm yüzeyinin haritasını çıkardı ve altın vagonlarının yerini işaretledi. Daha sonra etrafında mayın olup olmadığına baktılar. Korsanlar altınları gömmeyi bile henüz başaramamışlardı.
Vagonları alması için bir uzay traktörü görevlendirdiler. Kaptan Ali vagonların teker teker yörüngeye taşınarak traktöre eklenmesi talimatını verdi. Her vagon için yeniden kullanılabilir roketleri bağlıyorlar, sonra bunların uydunun yörüngesine çıkmasını sağlıyorlardı.
Üçüncü vagonun da bağlanmasından sonra Kaptan Ali, altınları korumasız olarak göndermek istemediği için gruptaki gemilerden ikisinin altınların yanında gönderdi. Kendi gemisi ise korsanların altınları almak için tekrar gelmesini bekleyecekti.
Traktör ve yanındaki gemiler yola çıktıktan sonra, keşif robotlarını başka astroidleri incelemek için gönderdi. Korsanların gelişinden erken haberdar olmak istiyordu. Ayrıca diğer gruplara altınları bulduğunu ve yanına gelebileceklerini söyleyen mesajlar gönderdi. Onlar da mesajları aldıktan sonra Pallas'a doğru yola çıktılar.
Korsan gemisi, Pallas'a ilk ulaştıklarından üç hafta sonra, yakınlardaki küçük bir astroide gönderilen keşif robotunun verilerinde ortaya çıktı. Kaptan Ali, Pallas'ın yörüngesinde savaşmak istemiyordu, üç haftada yeterince enerji depolamış, tüm sistemlerini açık hale getirmişti. Korsanların enerji seviyelerinin düştüğünü tahmin etti. Pallas'a da yörüngesinde enerji depolamak için dönüyor olmalıydılar.
Kaptan Ali, korsanların hareketini takip edebileceği bir mesafeye çekildi. Korsanlar gelip Pallas'ın yörüngesine girdiler. Kaptan Ali bu sırada saldırı emri verdi, Korsanların gemisi hala önceki çatışmanın izlerini taşıyordu. Kaptan Ali'nin gemisini farkedince, kalkanlarını yeniden açtılar ama bir yandan da iletişime geçmeye çalıştılar. Kaptan Ali onlara teslim olmalarını, altınları ele geçirdiklerini ve gemisinin hem daha donanımlı, hem de enerjisinin daha çok olduğunu söyledi.
Korsan gemisinden herhangi bir işaret gelmeden saldırıya geçmemeye karar verdi. Kaptan Ali savaşı kazanacak da olsa, gemisinin zarar görmemesinin veya bir çatışmaya girmeden korsanları teslim almanın daha iyi olduğunu biliyordu.
Korsanlar onbeş dakika kadar sonra kalkanlarını indirip, teslim olduklarını bildirdiler. Kaptan Ali bu kadar kolay bir zafer beklemiyordu, onun için bunun bir tuzak olmasına karşı önlem alıp, enerji kalkanlarını indirmeden korsan gemisine doğru yaklaşmaya başladı.
Korsan gemisinden ufak bir mekik çıktı ve Kaptan Ali'nin gemisine doğru gelmeye başladı. Kaptan Ali, bu mekikte ne olduğunu sordu, korsanlar gemide isyan çıktığını ve kaptanlarını ve yanındaki bir iki kişiyi esir aldıklarını, onları da Kaptan Ali'ye rehine olarak verdiklerini söylediler. Kaptan Ali gelen mekiği gemiye alacağını ancak üç gün karantinada kalması gerektiğini söyledi. Mekik, geminin bağlantı halatlarına bağlandı.
Kaptan Ali de dört askeri aynı şekilde korsanların gemisine bir mekikle göndermeye karar verdi. Askerler gemiyi teslim alacak ve kontrolün tamamen ele geçmesini sağlayacaktı.
Kaptan Ali'nin gönderdiği mekik korsanların gemisine girdiğinde, pek çoğunun hasta ve yaralı olduğunu gördüler. Onlardan bulaşabilecek bir hastalığa karşı uzay kıyafetlerini çıkarmadılar. Kaptan Ali, gönderdiği ekibe geminin kontrolünü tamamen ele almalarını emretmişti ama geminin tüm enerji rezervleri boşalmıştı ve hareket etmesi imkansızdı. Ekip, Kaptan'a başka bir gemiyle gemideki tüm korsanları tahliye etmeyi önerdi. Kaptan, filo komutanına mesaj göndererek durumu anlattı. Filo komutanı da mekikle tahliye etmek yerine, bir çekici uzay gemisiyle korsan gemisinin Mars'a gönderilebileceğini söyledi. Korsanlar bu zamana kadar işledikleri suçlardan Mars üssünde yargılanacaklardı.
Korsanların Kaptan Ali'ye gönderdiği mekik de bu sırada gemiye alınmıştı. İçinden korsanların kaptanının cenazesi ve adamlarından ikisi çıktı. Kaptan Ali'nin gemisi yaklaştığında, korsan gemisinde teslim olmak isteyenler isyan etmiş ve korsanların kaptanını öldürmüşlerdi. Korsan gemisinde yaralıların ve geminin harabe gibi olmasının sebebi buydu.
Çekici gemi, birkaç gün sonra geldi ve korsanların gemisini Mars'a götürdü. Altınlar da korsanlardan önce Mars'a ulaştı.
Kaptan Ali, Mars üssünün komutanı General Çebişev'le konuştuğunda, filodaki diğer gemilerin Europa üssüne saldıran korsanların izini bulduklarını öğrendi, ancak diğer korsanlar muhtemelen astroid kuşağının Jüpiter'a yakın kısmına dağılmışlar ve ortadan kaybolmuşlardı. Kaptan Ali'ye onları aramaya devam etmesini söyledi.
Kaptan Ali, Europa üssüne saldıran gemilerin kaptanı olsa, ne yapacağını düşündü: Onlar altınları bulma umuduyla Europa'ya saldırmışlar, ancak bulamadıkları için üssü tamamen yok etmişlerdi. Hala altın vagonlarını arıyor olabilirlerdi, belki altın vagonlarının Mars'a gittiğini düşündükleri için oraya saldıracaklardı, belki de altınları başkasının çaldığını duymuşlardı.
Kaptan Ali bir karar ağacı oluşturdu. Europa'ya saldıran korsanların nereye kaçmış olabileceğini düşünmek için bütün olasılıkları değerlendirmeye başladı. Çebişev onların saklandığını düşünüyordu ama belki de onlar da altınları bulamadıkları için astroid kuşağını aramaktaydılar.
Kaptan Ali, insanların karar verirken genelde önyargılı olduklarını biliyordu, insanın en önemli özelliğinin düşünceleri olduğunu ve kendi düşüncelerinin kaynaklarını farketmenin daha sağlam bir zihne yol açtığını farketmişti. Bu nedenle korsan olsaydım ne yapardım? diye düşünmek için bir süre bilgisayarlara çeşitli programlar yazdı ve gemideki diğer subaylarla kısa toplantılar yaptı.
Sonuna korsanların Mars'a yakın bir yerde toplanıp, altınların oradan geçmesini beklemesinin en muhtemel durum olduğuna karar verdiler.
Kaptan Ali bulduklarını General'e söyleyince, General buna inanmak istemedi, çünkü korsanların kendi gönderdiği filodan kaçtıklarını ve kaçmaya devam edeceklerine inanıyordu. Kaptan Ali General'e yaptığı çalışmaları ve karar ağaçlarını anlattıysa da, General ikna olmadı ve onlara korsanları Astroid kuşağının Jüpiter'e yakın kısımlarında aramaya devam etmelerini söyledi.
Kaptan Ali, General'in emrine uymak zorundaydı ama bir yandan da korsanların Mars'a giden gemiye saldıracakları konusunda haklı olduğunu biliyordu. General kendine çok güvendiği için korsanların ondan kaçacağını düşünüyordu ama korsanların belki arandıklarından bile haberleri yoktu.
Kaptan Ali yaptığı strateji hesaplarından sonra, korsanların nerede olduğunu gösteren bilgiler edinmek istedi. Bulunduğu yerden korsanlara ulaşması yaklaşık 12 gün sürüyordu ama korsanlar da astroid kuşağını bu sırada aşmak zorundaydılar ve hangi yollardan oraya gidebilecekleri belliydi.
Kaptan Ali, korsanların nerede olabileceğini aldığı bilgilerle de doğrulamak istiyordu. Sadece masa başında yapılmış hesapların gerçek hayatta doğrulanmadan, bir işe yaramayacağını biliyordu. Bu nedenle korsan gemilerinin ayak izlerini aramaya karar verdi.
Astroid kuşağının hepsini dolaşması mümkün değildi, geminin iz süren radarları da uzak mesafelerde işe yaramıyordu. Kaptan Ali bunun yerine korsanların nerede olduğunu bulmak için zeplin radarı adı verilen bir teknik kullanmaya karar verdi. Korsan gemilerinin bulunması muhtemel yerlere gemi gibi görünen hologramlar oluşturan cihazlar gönderecekti. Bunları gören korsanlar ya saldıracak, ya kaçacak ve bu sayede çeşitli izler bırakacaktı. Zeplin radarı adı, bunların EM Drive yoluyla enerji harcamadan, bir balon gibi uzun süre hareket etmesinden kaynaklanıyordu.
Gemide bunun için yeterli malzeme olmadığı için Mars'la tekrar iletişime geçti ama General ona istediği malzemeyi vermedi. Kaptan Ali de, Dünya'daki Genel Komutanlığına bir mesaj gönderdi ve durumu açıkladı. Genel Komutanlık, Kaptan Ali'nin bulunduğu yere 20 gün içinde ulaşacak 1000 tane Zeplin radarı gönderdi. Kaptan Ali radarlarla beraber, Çıpa bombası adı verilen ve gravitasyon dalgalarıyla gemilerin sensörlerini bozarak bir yere çakılıp kalmalarına sebep olan bombalar da istemişti. Genel Komutanlık bunlardan da gönderdi.
Kaptan Ali, kendisine gönderilen Zeplin radarlarının hepsini, korsanları bulunabileceği yerlere doğru hemen gönderdi. Diğer gemilerden de yardım istedi ve Zeplin radarlarının sinyal vermesi durumunda, oraya doğru yola çıkmalarını istedi ve korsanların Mars'a saldırmak için toplanacaklarını tahmin ettiği yere doğru hareket etti.
Zeplin radarları 12 gün hiçbir sinyal vermediler. Daha sonra bir ikisi çeşitli ticaret gemilerinin rota değişiklikleri dolayısıyla sinyal verdi. Kaptan Ali, korsanların bulunma ihtimali olan noktaya 19 gün sonra yaklaştığında gönderdiği Zeplin radarlarından 5'i birden saldırıya uğradığını bildirdi. Korsanların nerede oldukları ortaya çıkmıştı. Kaptan Ali'nin tahmin ettiği gibi Mars üssüne saldırı yapmaya hazırlanıyorlardı.
Kaptan Ali çıpa bombalarını kullanarak gemileri Mars'a saldırmalarını engelleyebileceğini düşündü, astroid kuşağındaki bütün filo gemilerine korsanların yerini bildirdi. Ancak gemilerin çoğu yetişmek için çok uzaktaydı, General Çebişev'in emrini dinleyip korsanları uzakta aramaya başlamışlardı.
Korsan gemilerinin 4 gün içinde Mars yörüngesinde olacağını hesap ettiler. Artık yerlerinin öğrenildiğini görünce onlar da saldırıyı erkene alacaklardı. Kaptan Ali komutasındaki tüm gemileri korsanların bulunduğu yere doğru harekete geçirdi ama varmaları 5 günü bulacaktı.
General Çebişev kendisine çok güvendiği için korumasız bıraktığı Mars üssünün de Europa üssü gibi saldırıya uğrayacağından korkmaya başladı. Kaptan Ali'ye söyledikleri yanlış çıkmıştı işte, korsanlar Mars'a saldırmaya karar vermişlerdi, Kaptan Ali bunu daha önce söylemişti ama General Çebişev yanlışını itiraf etmek yerine Kaptan Ali'ye durumun iyi olduğunu, savunma birimlerinin yeterli olduğunu, korsanların asla saldırmaya cesaret edemeyeceklerini söyledi. General Çebişev yaptığı yanlışı itiraf edemeyen kibirli insanlardandı.
Kaptan Ali'nin Mars hakkındaki bilgileri sınırlıydı, orada çok az kalmıştı ve savunmasının ne kadar iyi olduğunu bilmiyordu ama General'in doğru söylemeyeceğini bilecek kadar tanımıştı. General'in filonun diğer gemilerinden yardım istediğini de öğrenmişti, bu durumda Mars üssü büyük tehlike altındaydı. Bu korsan grubunun altınları ele geçiren korsanlardan çok daha güçlü olduğu, belki Çebişev'in Mars filosunun tamamını yenecek kapasitede olduğunu tahmin ediyordu.
Bu nedenle tüm enerji stoklarını motorlara vererek hızlandılar ve 110 saat sonra korsanları radarlarında görecek kadar yetiştiler. Korsanlar da onları farketmişti ama Mars'a saldırıya hazırlandıkları için yönlerini değiştirmediler. Kaptan Ali'nin emrindeki gemiler onları durduracak kadar güçlü değildi.
Kaptan Ali'nin kısa sürede bir saldırı planı yapması gerekiyordu. Korsan filosunda irili ufaklı 17 savaş gemisi vardı, kendi elindeyse sadece 3 gemi vardı ve bunlardan sadece Kaptan Ali'nin bulunduğu gemi onların gemilerinden güçlüydü. Bu durumda ne yapması gerekiyordu?
Kaptan Ali tarihte yaşanan savaşları okumayı sevdiği için Makedonyalı İskender'in savaşlarında nasıl bir strateji izlediğini hatırladı. İskender kendisininkinden büyük ordularla savaşırken, karşı tarafın komutanına ani bir saldırı gerçekleştirir ve düşman ordusu ne kadar büyük olursa olsun, paniklemesine yol açardı. Korsan gemileri güçlüydü ama tek bir merkezden yönetiliyordu, çıpa bombalarıyla bütün filoyu durdurup, o merkezi yok ederse korsanlar panikle kaçabilirdi. Yine de Kaptan Ali'nin çözmesi gereken bir sorun vardı, İskender düşmanlarının ordusunun nereden yönetildiğini biliyordu, Kaptan Ali ise korsanların 17 gemisinden hangisinin amiral gemisi olduğunu bilmiyordu.
Mars'a ulaşmalarına yarım gün kala Kaptan Ali yeniden bilgisayarının başına geçti, korsanların iletişimini inceledi, 17 gemiden üçünün diğerlerine çok sinyal yolladığını belirledi. Amiral gemisi bu üçünden biri olmalıydı. Daha sonra korsanlar arasındaki mesajları okuyabilmek için Birinci Şifreci Yüzbaşı'dan program yazmasını istedi. Yüzbaşı çalıştığı konuda çok bilgili ve yetenekli bir insandı. Birkaç saat içinde bu üç gemi arasındaki mesajlaşmaları kıracak bir program yazdı. Programın korsanların şifrelerini ele geçirmesi birkaç saatini alacaktı.
Şifreler ele geçirildikten sonra korsanların amiral gemisini tam olarak buldu. Bütün gemiler, Moskova sınıfı bir uzay kruvazöründen emir alıyordu. Kaptan Ali bu gemiye saldıracaktı ama ona ulaşması için dört gemiyi hasar almadan geçmesi gerekiyordu.
Çözdükleri mesajlarda Mars'a ne zaman saldıracakları da belli olmuştu. Kaptan Ali, korsanların amiral gemisine tam bu saldırıdan önce, korsan gemileri saldırıya başlayacakken amiral gemisine saldırmaya karar verdi. Bu sayede amiral gemisini koruyan gemilerin de engel olmasının önüne geçebileceklerdi.
Korsan gemilerinin yarattığı manyetik alan yüzünden Mars'la iletişim kuramıyordu. Planını General Çebişev'e ulaştırmak için korsanlardan uzaklaşması gerekiyordu ve bunu da zaman kaybı olacağı için istemedi. Zaten Çebişev'in ona bir yardımı olmazdı.
Çözdükleri mesajlarda gemilerin yedi saat sonra saldırıya geçecekleri belli oluyordu. Kaptan Ali de onların harekete geçtiği an, amiral gemisine saldırmaya karar verdi ama korsanlar onu farkettikleri için önlem almaya çalışabilirdi. Kaptan Ali bu nedenle önce uzaklaşmaya karar verdi, kaçıyor gibi yapacak ve saldırıdan kısa süre önce son hızla tekrar dönecekti.
Bu arada Kaptan Ali'nin iletişim kurduğu, Mars filosunun diğer gemilerinden iki kruvazör daha korsanların menziline girdi. Kaptan Ali bu gemilerin kaptanlarına, korsanların amiral gemisini koruyan dört gemiye eş zamanlı saldırı yapmalarını söyledi. Saldırıya geçtiklerinde bu dört gemiye doğru yol alarak, onları şaşırtacaklardı.
Kaptan Ali'nin emrindeki gemiler, korsanların menzilinden uzaklaşmaya başladılar. Kaptan Ali çıpa bombalarını tam da saldırı başladıktan sonra aktif olacak şekilde korsanların filosuna doğru ateşledi. Çatışma başlamıştı.
Çıpa bombalarını sadece amiral gemisinin etrafındaki dört gemi için ateşlemedi. Onların şaşırtma saldırısı sonrasında, kruvazörleri takip etmesi gerekiyordu.
Korsanlar çıpa bombalarını farkettiklerinde saldırı pozisyonu almışlardı. Amiral gemisi diğerlerinin gerisinde kalmıştı ve onu koruyabilecek gemiler de uzaklaşmışlardı. Korsanlar Kaptan Ali'nin uzaklaşmasına inanmış gibiydiler. Çıpa bombaları patladı, oluşan gravitasyon alanları korsan gemilerinin yerine çakılmasına sebep oldu. Amiral gemisi de filonun gerisinde çakılıp kalmıştı. O anda Kaptan Ali'ye yardıma gelen iki kruvazör, amiral gemisine doğru saldırıya geçtiler, çıpa bombasına takılmamış dört gemi, amiral gemisini korumak için geri döndü. Kruvazörler bu dört gemiyi görünce kaçıyormuş gibi, Kaptan Ali'nin bulunduğu yönün zıt tarafına doğru kaçmaya başladılar. Korsanlar bu kadar çok çıpa bombası beklemedikleri için şaşırmışlardı. Dört gemi, kaçan kruvazörlere yetişecek gibiydi ama kruvazörler, ellerindeki çıpa bombalarını bırakıp, gelen gemileri de oldukları yerde çakılı bıraktılar.
Çıpa bombaları iki saat kadar etkiliydi ve bunun yarım saati geçmişti. Kaptan Ali bütün gemilere amiral gemisine saldırma emri verdi. Amiral gemisinin motorları çıpadan kurtulmaya yetmiyordu, Kaptan Ali sabit bir hedefe saldıracaktı. Korsanların amiral gemisi Kaptan Ali'ye mesaj göndermeye başladı. Ona yıllarca çalışsa elde edemeyeceği kadar zenginlik teklif ettiler ama Kaptan Ali bunun bir oyun olduğunu biliyordu. Korsanların amacı çıpa bombalarının süresi bitinceye kadar onu oyalamak, sonra da saldırmaktı.
Kaptan Ali gemisinin tüm gücünü uç lazere vererek, Amiral Gemisinin kalkanına doğru hedef aldı. Kalkanın erimesi dört dakika sürdü, daha sonra motorlarına saldırdı, onlar infilak ettikten sonra da gemideki korsanlara kurtulma şanslarının olmadığını, ancak teslim olurlarsa canlarının bağışlanabileceğini söyledi.
Bu arada diğer gemilerden ikisi Kaptan Ali'ye roket göndermeye başladı. Bulundukları yer uzak olduğu halde, ellerinden sadece bu geldiği için roketlerini ateşlemeye başlamışlardı. Kaptan Ali bu roketler uzaktan geldiği için kolayca defetti ama çıpa bombalarının süresi içinde amiral gemisini yok etmesi gerektiğini biliyordu.
Korsanlar asla teslim olmayacaklarını söyledikten hemen sonra hem uç lazer, hem de roketlerle amiral gemisine saldırdı ve güvertesini yaktı. Gemi parçalandı. Korsanların elebaşı da bu saldırıda ölmüştü. Kaptan Ali, mesajlarla diğer gemilerin kendi aralarında ne yapacaklarını soruşturduklarını gördü. Onlara teslim olmaları durumunda canlarının bağışlanabileceğini söyledi ama korsanlar kesinlikle teslim olmayacaklarını söylediler.
Kaptan Ali bu durumda çıpa bombaları bitinceye kadar onların oldukları yerde çakılı kalmasını fırsat bilerek uzaklaşmaya karar verdi. Korsanların 17 gemisinden biri yok edilmiş, diğerleri zarar görmemişti. Kalanların birbirine girmesi veya çekilmesini bekliyordu ama korsanlar, amiral gemisinin yok edilmesi durumunda ne yapacaklarını biliyor gibiydiler.
Korsanlar çıpa bombaların kurtulduklarında, Mars saldırısını iptal edip, Kaptan Ali'nin gemisini takip etmeye başladılar. Kaptan Ali'nin gemisi güneşin diğer tarafında bulunan Dünya'ya doğru yön değiştirdi. Korsanların Mars'ı geçip Dünya filosuna saldıramayacağını tahmin ediyordu.
Bu sırada korsanların arasında aslında ihtilaf başlamıştı. Başlangıçta herkes çok öfkeliydi ve amirallerini öldüren gemiye saldırıp, intikam almaya çalışıyorlardı ama bir sonraki komutanın kim olacağını belirlemeleri gerekiyordu. Kaptan Ali mesajlaşmaları dinlediğinde bazı gemilerin neden daha yavaş geldiğini anladı, korsanların arasındaki bir grup, kendi liderlerini komutan yapmak istiyordu ve bunun için de savaşmaları gerekeceğinin farkındaydılar. Önce diğer gemilerin çatışmada zayıflamasını bekleyecekler, sonra da kendi liderlerini başkan yapmak isteyeceklerdi.
Kaptan Ali bu mücadelenin erken başlaması durumunda, korsanların birbirine daha erken gireceğini anladı. Bu kavgayı tetiklemenin yolu, onların kendi gemisinin yok olduğunu görmeleri olabilirdi. Korsanlar hala çok uzaktaydılar. Gemiyi robotlara teslim edip, mürettebatı kendi de dahil kapsülle Mars'a doğru kaçırmaya karar verdi. Geminin kapsülleri çok hızlı yol alabiliyordu ve korsan gemilerinin yakınından bile geçseler, korsanların onları yakalaması zordu.
Üç kapsülü de hazırladı, planını mürettebata anlattı. İkinci kaptan itiraz etti, kalıp savaşmak istiyorlardı. Kaptan Ali onlara savaşırlarsa iki veya üç korsan gemisini yok edebileceklerini ama daha geride 11-12 gemi olacağını söyledi, hem gemileri yok olmuş, hem kendileri ölmüş olacaktı. Bunun yerine gemiyi şimdiden feda edip, robotlara bırakmak ve gitmek daha etkiliydi. Tahmin ettiği şekilde gelişirse zaten korsanlar Kaptan Ali'nin gemisini yok ettikten sonra ikiye bölünüp birbirleriyle savaşmaya başlayacaklardı.
Mürettebat planı kabul etti. Robotlar savaş durumuna alındı. Kapsüller hazırlandı ve yarım saat içinde gemiden tüm insanlar kapsüllere binerek ayrıldılar. Kapsüllerin hedefleri Mars'tı. Gemide kalan robotlara da mümkün olduğu kadar kaçıp, daha sonra savaşmaları talimatını verdiler.
Gemi güneşe doğru gidiyorken, kapsüller de bir yay çizip Mars'a doğru yol almaya başladı. Kaptan Ali gemisinin radardan kaybolduğunu görünce hüzünlendi. Emrindeki diğer iki gemiye de farklı yönlere doğru kaçmalarını söyledi. Savaş gemisi ve korsanların amiralini öldüren kendi gemisi olduğu için onu takip edeceklerini düşünüyordu.
Kapsüllere korsanların radarlarına takılmadan Mars'a doğru yol aldılar. Mars'a ulaşmaları dört günden fazla sürecekti.
Mars'a ulaştıklarında, yörüngeye girmek için iletişim kurmaya çalışırken insanların çok sevindiğini gördüler. Mars'ta General Çebişev de dahil olmak üzere herkes sevinç çığlıkları atıyordu. Kaptan Ali'nin taktiği işe yaramıştı, korsanlar robotların kullandığı gemiyle çatışmaya girmiş, iki gemi kaybetmiş ve daha sonra da birbirleriyle çatışmaya başlamışlardı. Kaptan Ali'nin emrindeki diğer gemilerden birinin radar mesafesinden çıkmadan başlayan bu çatışmada korsan gemilerinin hepsi hasar görmüştü. Anlatılana göre korsanların arasındaki üç grup birbiriyle çatışmaya başlamış, sonunda çoğu hasar görerek bulundukları alanı terkedemez hale gelmişlerdi. Üç korsan gemisi kaçmıştı. General Çebişev Mars filosunun tamamı geldiğinde korsanların geri kalanını teslim almak üzere onların çatıştığı bölgeye göndereceğini söyledi.
Kaptan Ali büyük bir törenle karşılandı. Çok başarılı bir strateji kurup, bunu da uygulayan, sadece kendi gemisini kaybedip, diğer gemiler zarar görmeden korsanların onyedi gemilik bir filosunu yok eden, çalınan altınları da bulup getirdiği için General, Güneş Konfederasyonun askeri madalyalarından biri olan Gümüş Hilal madalyası taktı.
[Hikayeler]