Kepçe Sapı
Blog ismi vermekten sıkılıyorum, herhangi bir anlamı olan bir şey değil. Yazdığım yerler zaten ilk gelene dostça bir merhaba diyen yerler değil, yazının kendisinden keyif almayan insanın veya doğru yazıyla karşılaşmamış kişinin bir daha uğramayacağı cinsten yerler. İsim vermesem de olur belki. Sadece en son yazıyı gösterecek, altında da Arşiv ve RSS diye iki link olacak bir tema yapmalı.
Okunması rahat olsun diye yazılar farklı blog sistemlerinde yayınlanıyor, ben Posterous'a gönderiyorum, o da ana sayfası blog.eminresah.com adresine, tumblr'a ve Blogspot'a gönderiyor. Blog isimlerinden kısa sürede (yaklaşık bir günde) sıkıldığım için bunların hepsinin adı ayrı kalmış olabilir.
2005'te yazmaya başladığımda, isim meselesine daha önem veriyordum ve adını Logos Peregrini koymuştum. En uzun süre dayanabildiğim isim bu oldu, hedefsiz gezginin sözü demek. Dün yeniden isim için kaşıntı tutunca bu isme dönmek istedim, bu sefer logos'u Grek harfleriyle yazarak.
Blogculuk işinden zaman zaman sıkıldığımı hissediyorum. Formunun tam kafama göre olması, yani olmaması dışında cazip gelen pek fazla tarafı yok ama bırakmak cesaretinde değilim.
Daha iyi yazılar yazmak isterdim. Hemen her zaman okuyanların zamanını boşa harcıyormuşum gibi geliyor. Blogun adını zamanınızı çalıyorum, afedersiniz falan koymalı.
[Geçmişin Uğultusu]