Doğuya doğru gel, evet, doğuya, daha doğuya. Kendini ışığa çıkar. Kendini kendine göster.

Sakinleş. Aramaktan korktuğun tüm benliklerin kaybolduğu kuyuya gel, rahatla, seni de yok edecek zaman, ne bildiklerin, ne gördüklerin kalıcı.

Aşk nedir?

Üzerinde saçmalamanın en rahat yapıldığı ve söylenen her sözün anlamlı göründüğü bir saray, aşk. Olmayan ülkenin dumandan sarayı.

Yeşermiş olmaktan daha başka bir özelliği olmayan dağlarda gezen kuşlar gibidir aşk, ne alakası varsa, kuş ne, aşk ne?

Dalgalarından kurtulmuş bir deniz veya (daha iyisi) denizden kurtulmuş dalga gibidir aşk. Tuzlu bir hastalık hali, zihnin duygularla çelinmesi, zihnin kendini algılaması.

Islak ve kıpırdayan bir organizmanın, kendini ışıktan bir heykel gibi gördüğü zamandır aşk. Aşktan başka mevcut yok sanırsın, aslında mevcuttan başka aşk yoktur.

Ben aşka inanmam, kendime inanırım, hayal görme kapasiteme, kendimi kandırabileceğime ve hiçbir şeyin ne göründüğü kadar güzel, ne göründüğü kadar iyi, ne göründüğü kadar kötü olduğuna.

[Geçmişin Uğultusu]