Hakikati bilmek üzerine ikibinyedide şöyle yazmışım:

Burada “hakikat” denen şeye bazen çok fazla vurgu yapıyorum. Her
şeyin başı ve sonu hakikat ya, hakikate dayanmayan batıl ya… vs.

Peki nedir hakikat? Hani insan vardır, hakikatin bilinemeyeceğini
söyler. Etrafındaki kırk çeşit fikre bakıp, böyle bir çözüm
bulmuştur. “Herkesin kendine göre bir doğrusu var”cıdır. Dertlerinin
büyük ölçüde hayatından hakikati uzak tutmak olduğunu düşünürüm hep.

Ben bu kişilerle ilk evrede anlaşıyorum. “Hakikat bilinemez”de yani.
Hakikati önünüzdeki bilgisayarı, masanızdaki kalemi, içtiğiniz çayı
bildiğiniz gibi bilmek mümkün değildir. Yine de bunun sebebi
“herkesin kendine göre bir hakikat”i olması değil, “bilmek”le
hakikatin uyuşmaması…

Hakikat bilinemez, çünkü bir şeyin bilinmesi için bilen ve bilinen
olarak iki taraf gerekir. Ben elmanın tadını biliyorsam, “ben” ve
“elma” diye iki farklı şey olduğunu kabul ederim. Bütün bilgi böyle
iki taraf arasında cereyan eder. Her bilginin bilineni ve bileni
vardır.

Hakikat ise tektir, o kadar tektir ki kendisini bilen olmasına bile
izin vermez. Hakikat için bilen de bilinen de ancak hakikat
olabilir.

İşte bu sebeple hakikat bilinemez, hakikat **olunur**.

İkibinbeşte şöyle bir yazım olmuş:

-  İnsanların pek çoğu hakikatin ne olduğuyla pek ilgilenmez.
   Onların istediği, hakikatin her zaman kendi taraflarında
   olmasıdır.

-  İnsan, hakikatın nasıl bir hakem olduğunu bilir. Dengelidir,
   adildir, laf ebeliğine prim vermez, rüşvet almaz, eğilmez,
   bükülmez, dimdik ve güvenilirdir.

-  Hakikatin bu derece istenen bir şey olmasında, onun bu
   özellikleri kadar, onun gücü de yatar. O kadar güçlüdür ki,
   insanların pek çoğu onu istediklerini söylediklerinde bile ondan
   korkmaktadır.

-  Hakikat insanı terbiye eder. İnsan kibirlidir. Hakikat onu
   tevazuya sevkeder. İnsan acizdir. Hakikat onun eline kainatın
   kurallarını verir. İnsan güçlü olduğunu sandığında, onun
   güçsüzlüğünü yüzüne vurur. Ölüm hakikattir. Akıl hakikattir.

-  İnsanın göbeğinden ve kafasından bağlı olduğu her şeyi, hakikat
   kendi tarafına çevirir. Hakikat olmadan yemek yiyemezsiniz,
   hakikat olmadan konuşamazsınız. Hakikat olmadan olmanız bile
   mümkün değildir.

-  Adaletini istismar ettirmez hakikat. Kendini haklı çıkarmaya
   çalışmaz. O zaten haklıdır ve acele etmesine gerek yoktur.

-  İnsan hakikatin kendi tarafında olması için her şeyi yapar.
   İstisnası, hakikatin tarafında olmaya çalışmaktır.

-  Hakikat kendisine taraf olanların tarafındadır.

Bunların üzerine ne eklemem gerektiğini düşündüm. Belki teşrih edebiliriz biraz, bilimin, dinin, hayatın hakikatle ilgisini araştırabiliriz. Belki yaparız, belki yapmayız, böylece kalır.

[Gece Dikilen Ağaç]