Rahatsızlık Fabrikası İnsan
Sanırım haddinden fazla içedönük olduğum için, arının ses üretmesi veya ağacın meyve üretmesi gibi, insanın rahatsızlık üretmesini de doğal karşılıyorum. Karşılayabildiğim ölçüde yani. Mümkünse kaçarak.
O sebeple iyi insan tanımı da bu rahatsızlık üzerinden: İyi insan ürettiği rahatsızlıktan fazlasını tüketendir diyorum mesela. Derdi olmadığı halde, halinden şikayet edip duranların yanında, bunların derdini çözen, çözmeye çalışan ve ortalığa mümkün olduğunca az rahatsızlık verenler var. Onlar iyi insanlar.
Mükemmelen iyi pek insani durmuyor. Bu tanıma göre. Etrafa hiç rahatsızlık vermeyen bir insanın kendi içinde de rahatsızlık yoksa, güzel, aferin. Ancak gördüğüm hemen her zaman, etrafa rahatsızlık vermeyeceğim diye insanların kendilerini haddinden fazla rahatsız ettikleri.
O sebeple bir insanın kendine ürettiği rahatsızlığı da hesaba katmak lazım iyilik hesabı yaparken.
Toplam rahatsızlığı :math:R = R_ç + R_i - R_t
formülüyle
gösterebiliriz. :math:R
toplam rahatsızlık, :math:R_ç
üretip
dışarıya çıkardığı ile :math:R_i
üretip içinde tuttuğu
rahatsızlığı toplayıp, :math:R_t
tükettiği rahatsızlığı bundan
çıkartarak bulunabilir. Biz dışardan :math:R_ç
ve :math:R_t
'yi
gözleyebiliyoruz, :math:R_i
bizim için gizli parametre.
:math:R
pozitif olduğunda, insanın iyi olduğunu düşünüyoruz. Ancak
:math:R
'yi doğrudan gözlememiz, :math:R_i
konusunda bilgimiz
olmadığı için mümkün değil. İyi sandığımız insanlar yüksek :math:R_i
ile dolup taştıkları için kendilerini eritip, kötü olabilir ve kötü
sandıklarımız belki bünyelerindeki :math:R_i
az olduğu için iyi
sayılabilirler. Ancak bu konuda her zaman geçerli bir kural yok.
:math:R_i
gizli ancak onun bildiğimiz parametreler üzerinde etkileri
mevcut. :math:R_i
yüksekse ve bir insanda kendini ifade sorunu yoksa,
:math:R_ç
da yüksektir mesela, içindeki sıkıntıyı dışarıya aktarır.
:math:R_i
sözkonusu olduğunda, dört duruma bakabiliriz:
:math:R_i > R_ç
, insanın kendine ürettiği rahatsızlığın bir kısmını
içinde tuttuğunu gösterir. Bunlar sabırlı insanlardır. :math:R_i < R_ç
ise, dışarıya verdiği rahatsızlık, içindekinden fazladır. Kendini
rahatsız etmesin diye içindeki tüm dertleri etrafına aktaranlardır.
:math:R_i < R_t
ise, çözdüğü meseleler kendinde mesele haline
gelmemektedir, yani tüketmekte ama tükenmemektedir. :math:R_i > R_t
ise, insanların çözdükleri sorundan fazlasını kendilerine dert
ettiklerini söyleyebiliriz.
Bu zamana kadar ahlak hakkında okuduklarım, her zaman :math:R_ç
'yi
azaltmak ve :math:R_t
'yi artırmak üzerine kurulu. Genel ahlak daha
çok :math:R_ç
'yi azaltmaya yönelik: İnsanları rahatsız etme
minvalinde şeyler söylüyor. Başarı ahlakı ise, :math:R_t
'yi
artırmaya yönelik, insanların sorunlarını çöz diyor. Dini ahlakta her
ikisi de mevcut, hem mü'min elinden ve dilinden diğerlerinin emin
olduğudur diyor, hem de komşusu açken tok yatan bizden değildir diyor
mesela.
Buradaki mesele, bir ahlak sisteminin ister istemez :math:R_i
ile de
ilgilenmek zorunda olması. Çünkü kötülük yapmamasını veya iyilik
yapmasını beklediğiniz insanın, bir yandan da kendi içindeki dertlerini
çözmesi gerekir. Bununla ilgilenmeyen başarı ahlakı, sonunda başarılı
ama mutsuz (:math:R_i > R_t
) veya başarılı ama şerefsiz
(:math:R_ç > R_t
) insanlar üretiyor. Yani :math:R_t
artıyor ama
bunun için ödediği bedel ondan daha fazla oluyor.
:math:R_i
azaltmanın da çeşitli yolları var: İçerek mesela
azaltabilir insan. Ancak hakiki olmayan yolların da nihayetinde
:math:R_i
'nin azalmadığını, bilakis artırdığını düşünüyorum. O halde
kalpler ancak Allah'ın zikriyle tatmin olur'a atıf yapmak için uygun
bir yer.
Bu hesabı, birden fazla kişi için yaptığımızda, hakikatle arası hoş
olmayan toplumların sonunda neden yıkılıp gittiğine dair bir anlayış
geliştirebiliriz. Bir toplum, :math:R_ç
'yi yükseltmeye odaklanırsa,
zenginlik ve refah içindeki zalim bir topluluğa, :math:R_t
'yi
azaltmaya odaklanırsa, pasif ve etkisiz bir topluluğa dönüşür.
:math:R_i
'yi hesaba katmadan ve onu hakiki manada azaltmaya
uğraşmadan, kişiler de, toplumlar da iflahsız.